Bir düşe hicap ettim en çok da sözcüklerin aktarımında göğe dokunan elimde saklı iken gök kuşağı belki de içimi sıkan o hazan mahsulü gülüş acıkmalı bir bakışla deste deste gülü çöpe atan bir sokak işçisi elbet vardığı rota aslında asılı kaldığı kancada tekme yiyen bir beden gibi bedelleri ölüm ve yakarış ne zamanki kaybetse umudunu en içten yakarış Rabbine…

 

Yalnızlığın manivelası az evvel bağışladım son hecemi içimde hıçkıran çocuğa aldırış dahi etmeden attım da tokadı kimse aşkı ve inancı inkâr eden.

 

Balta girmemiş düşleri vardı yorgun kelebeğin

Bir mizacı vardı ki titreyen

Bir de inadı

Öyle ya; olmamalıydı bu kadar kısacık ömrü

Ahdetti, inat etti ve diledi yürekten

Aşka biat

İnancı tevekkül yüklü açtı kanatlarını s/onsuzluğa

Bir gök kubbe ki onu çağıran

Bir ağıt ki

Tabiat ananın doğasında saklıydı

Yaşam ve ölüm.

 

Hicviydi satırların aşk

Kör gözlerde ela kıvılcımlar

Aşk ve de nasıl da gözü aç.

Sözcükler bileyendi

Sazını çalan ne ağa ne hâkim

Aşkla devinen bir milat ki

Miadı dolmayan umutların, yeminlerin.

 

Şakayıkların uğuruydu kuşlar

Bulutların da tutkusu sevdalı martılar.

Taziyelerini sundu güneş aya

Aysa için için dolan gözleri

Nihayetinde erdi o da

Mademki dolunay olmaktı yarına dönük itikadı.

 

Aşkın feriydi evrende asılı

Yâd edilesi her renkte saklı gözyaşı

Maviden bol ne vardı?

Karanlığı dahi boykot eden bir renk silsilesi

Kararan göğün de efendisiydi

Mademki güneş

Ve gün yüzlü çocuklar

Kimse dost kimse kardeş.

 

Aşka erdi yeryüzü

Erdi insanlık hidayete

Kutsal bir gecenin feriydi

Asılı kaldığı kâinat denen düzenekte

Ve Rabbimize sunduğumuz her yakarış ve dua

Yeter ki yürekler sağdıcı olsun güzelliklerin

İyi dileklerini esirgemeyen hangi canlı ise

Rabbi idi ona her daim yoldaş.