Repliği yoktu güncemin mahsustan susan yorgun bir harftim içimin satırlarına ektiğim şiir ötesi yolculuğun da nüktesi iken eşlik eden bayat ekmeğimin her kırıntısına şükrettiğim ne de olsa tek kırıntı yeterdi sevgimin ve iman gücümün sonsuzluğa katlanmasına.

 

 

 

Ses etmedi harfler ve saydım soldan sağa

Reddedildi nokta ve ünlem:

Devasa bir parantez açmanın da tam vaktiydi.

 

Taşlandı zaman.

Taçlandı yalan.

Kurak hurafeler dillendi

Terennümü gecenin semirdi aşkın özlemi ile

Deştiğim yaramdan akan irine gösterdiğim saygı

Ne de olsa içimdeki acı idi

Büyüten ve beni Huda’ya daha da yakın kılan rüzgârı

Elbet hidayet denen sancağın varlığı

Beni benden eden kim varsa dünden kalan

Beni bana sevdirendi madem yüce Rahman.

 

Kılıç kuşandı kalemim

Zaferini kutlayan bir komutan edasıyla

Salkım söğüt sallanıyordu çatlak ruhumdan

Aklımdan sızan üç beş nöron

Eskiyen zihin

Ve büyüyen bilginin

Gücüne hürmet etmekti işin doğası

Rabbime duyduğum inanç ve dua ile yürüdüğüm yolun rotası

Elbet götürecekti beni hidayete.

 

Hırpalanan ruhum

Göç mevsiminde yolunu şaşıran

Hazanın nüktesi

Mevsimler de şaşkın ve derbeder ve bir yenilgi ise

İçimde seken kör kurşun

Kör noktası cihanın

Kordan cümleler

Közümde saklı yangının her kıvılcımı

Yatsıya kalan bir dua gibi

Eşleştiğim kâinatın Huda’sı

Nasıl ki bana el uzatan

Tasfiye ettiğim dünün rüyası

Bazen gözüm açık gördüğüm kâbusların ertesi.

 

Zanlar zamlandı

Titreşendi zaman

Yeni yıla kavuşulası bir özlem ne ki?

Ne değişecekti sahi?

Bir rakam bir harf

Hanesi ulemanın

Devşirmen imgeler göğün

Rotasına sapkın bir ok ile saplanan

Varsa yoksa aşkın şühedası ölüm

İrkilen bedenimden

İlla ki firar edecekken ruhum…

 

Ve saatler gösterdi on ikiyi:

Son bir hamle ve de

Mademki çıkmadık candan ümit kesilmezdi

Ve işte niyazımla saklandığım o rahle:

Mademki bahşedendi yüce Tanrı…