Düşlerim kanatlı ve düşlediğim kadar mutluyum…

 

 

Sözcüklerim takılı dikenli tellerine yalnızlığın:

Ah, derbeder mizacım

Oysaki öykündüğümdü aşk ve mevsim

Bilumum sözcükten firar edip edeceğim

Gün mü kaldı geride ve sözlükte

Kopacak kıyametin öncesi sessizliği

Meşk eylediğim kadar kendime ve kalemime.

 

Safiyet dolu yürek iklimlerinde

Sektim bir bir

Savurduğum nidalardan topladığım gözyaşı ve çakıl

Berhudar ol, azizim demeyi de hep sevdim

İklimin sert mizacında bile yumuşaktı dokunuşu yüreğin

Koyu gözlerine nasıl ki meftunum gecenin

Devirdiğim şiirlerden kurduğum kaleyi

Teslim ettim ivedilikle Rabbime

Ve baş koydum şiire ve aşka.

 

Nabzını tutmaksa günün, küredim saniyeleri

Küstüğüm bir matemdi içimde saklı

Derbeder gülüşlerin afyonu patladı da geldim kendime

Gidemediğim kadar kendimden

Melundu kimi insan ve kayıp bir eşya gibi

Unutulmuşluğum en kuytuda

Beni bana teslim eden yine Rabbi’ mdi

Beni benden dahi koruyan.

 

Sevecen yüreğim kundaklanmıştı ne de olsa

Kurgulamadığım bir hayatı şimdi kurcalıyordum da hece hece

Ne şaşkın ne hercai menekşe

Varsa yoksa dikenlerim

En çok da bendim bana t/uzak

Bazen saklı tutulası bir sır gibi ve işte

Emre amade yüreğim her zerremle ait olduğum

Mevla’m sözcüklerimi dahi bahşeden

Söylenmedik ne varsa bilen gören.

 

Yüreğimden geçeni tereddütsüz sunduğum

Bir rahle idi kâğıt kalem

Bir dua yazılası her şiir

Tutanaklara geçtiği kadar yüreğimi didik didik bilen

Öyle ki; an geldi sevdim kederimi

An oldu anılardan derledim hayatı

Ansızın kendimden firar edecekken

Yine kucakladığım içimde saklı o gizem…

 

Bir kehanetmişçesine mutluluk

Kalantor gölgelerden uzak bir durak

Ve işte komut verdiğim ufuk

Arzı endam eden sadece aşk ve umut

İnancın bekası

Aşkın hatırşinas tınısı

Yönüm ve yönergem ve yörüngem

Devasa bir ışık gözlerimi kör eden

Üstüne üstük saklıymış içimde

Hatmettiğim kadar kâinatı

İhya ettim edeli de sefil yüreği…