Düşlerimden uyandırmayın beni bir de içine düştüğüm aşktan ve biliniz ki sadece sözcükler değil sökün eden ruhumdan yazmaya durduğum bir ferman ölümü mimleyen güzün temennisine sadık olduğum kadar yüce Rabbime üstüne konduğum bulut misali hangi rüzgârsa götürsün beni annemin yanına…

 

 

Yâdı dünün ve yârim

Yasa bildiğim bunca yas ve yaşın hâkimi

Rabbime meylettiğim bir gün daha tecelli etti

Teselli bulduğumdur İlahi Aşkın gövdesine

İşlediğim resmini ve ismini

Zaruri fısıltılardan başımı kaldırıp da b/aktığım

Gök kubbe

Elbette aşkın menşei…

 

Bir ömür törpüsü kıyılan içim

Simyacı bakışlarında sevginin

Göğüs kafesimi tırmalayan hüzün yüklü bir beyanat

Şiir ikliminde seken kuş misali

Sevgimin çıksa da adı

İfrata kaçsa da yalnızlığım

Derlediğim hayallerin rıhtımına konan

Bir tohum gibi

Azat edilmeyi beklediğim

O hasat zamanı…

 

Ne öfkem diner ne bekleyişim

Özleme ve sevgiye sadık bir dervişim

Zikrime binaen fikrimle

Deştiğim toprağı

Kalemin sivri diliyle

Eşelediğim ruhum ve mizacım

Kök söktüren kadere kedere razı geldiğim

Gel gör ki dinmez umudum

Direncim sınanırken

Nice duygunun tohum kaçtığı

 

Görsel bir şahika saklı yüreğimde

Çırpınan sözcükler dilimde hadisler

Ömürden ömür gitmez mi

Hele ki sınandı mı insan sevdikleriyle

Tecelli etti edecek ufkun ç/ağrısı

Mumya misali mıhlandığım

Yalnızlığın kurumadı gitti ırmağı

 

Hazandır, küpeştesinde beklediğim

Ayan beyan isyandır zalime duyduğum sitemin

Bekasında yaşaran yüreğim

Yeşeren sevgim

Yaklaştığım limandır aşk

Derdest edilmiş yürekten uzanan kıblesine

Ayan beyan fesattır münafık gölgeler

Ben ki:

Vardım bir kere Rabbin Dergâhına

Ağzımda susku

Ruhumda diken

Yüreğimde aralıksız yeşeren

Sözcükler

Bazen bir fısıltı duyulur inceden inceye

Sonra da içimdeki çocuk yumulur

Dinmek bilmeyen hüzün selinde…

 

Muradımdır kavuşmak hidayete

Ar bildiğim arz ettiğim anne sevgim

Nasıl ki Rabbim muktedirdir vara yoğa

Yoktan var ettiği her zerre her parça

Alı al moru mor göğün kumpası

Bak işte karanlık b/ağladı başımı

Başım ki arşa değdi değeli

Azığım ve azımsandığım kadar

Vermez mi Rabbim,

Ruha teselli ve huzur…

 

Akışında sözcüklerin

Yüreğin ambarında istiflediğim

Kölesiyim sözcüklerin

Rabbimin kulluğuna binaen

Rengim solsa da anbean

Baş verecek filize yöneldiğim

Ruhum Araf’ta

Kalemse sağdıcım olan adeta bir nida

Sessizlik iken kuşatan çevremi

Yâdım nasıl ki dünde saklı bir teselli

Öyküm sonlanmadan sonlansa ne ki ömür?

 

Firari bir sevginin de müdavimi

Sayıkladığım günbegün

Seyyanen bir şiir daha eklendi hicretime

Şanlı mazim ve yüreğimde saklı o sevgi

Arşı alaya çıkan bir özlemle kucaklamak adına

Annemin olsa keşke dokunulmazlığı

Ufka bandığım yalnızlığınsa dilemması

Hazana dönük yüzüm

Gökte saklı tebessüm

El veren İlahi Mekânım

İdamesi hayatın

Yalnızlığıma ve de anne sevgime nasıl da kefilim

 

Hicrinde sözcüklerin

Sönmesin yeter ki umudun feri

Neferi olduğum kadar umudun

Seyyah yüreğimle saf tuttuğum

Özlemin diğer adıdır annemle teselli bulduğum

Firari bir uyku benimki

Tanısı yok henüz hüznün

Tınısına razıyım dünün

Yeter ki doğsun umutla yeni gün…