Hangi mahzun gülüşün peçesinde
saklıdır ay ışığı? Devingen rahmetin iz düşümü iken bahara yakışan o coşku ve
devasa bir ayraç dününe koyduğun, kaygıların ve acıların son bulduğu bir lades.
Körebe oynayan düşlerden çaldığın
umut gibi
Feri yalnızlığın
Elbet aşkın fendi iken kıran
zincirlerin
Saçaklarındaki rüzgârı.
Estiğin kadar estiremediğin
Tünediğin göğün saklı hürmeti
Şafağın yakarışında
Varlığına binaen sefasını sürdüğün
Her mevsimde saklı bir özne adeta
Elbet güneşin sevecen nameleri
Dik başlı mizacında hüzün denen
Arifenin
Elbet son bulacaktır
hükmü. .
Peşi peşine dizilen hayaller
Gün yüzlü bir seyyah iken
İnşallah perdesi açılacaktır umut
mevsiminin
Her gölge kayıtsız
Her renk olacak şerhi güzel bir
yakarışın
Fetvası iken şiir
Elbet muadili ömür
Kararan değil
Kardığın kadar…
Düş mahsulü sanma geceyi
Ertelediğinse belki de dünün kayıp
ritminde
Gidip gelen efkârına
Kat çıktığım yalnızlığın bakiyesi.
Tomurcuklanan sözcüklerden sor beni
Sarabildiğin kadar kimsesizliğin
hasretini
Feda ettiğin şu hayal midir yoksa?
Kırağı çalan gecenin
Ah, o sonlanmayan fetvası.
Gökte saklı keramet
Hüzün bohçana da mademki bu kadar
sadık
Yansızlığın ferine seril
Düş perdesinin de arkasına gizlen
Aşkı koklayan yüreğin neferi madem
Bam teline de varsın basılsın matemin
Kopçası kopan her sözcükte saklı
Yazılmamış o ferman.
Kubbende meali iken ömrün gözlerinin
Önüne serili bir gök kuşağı ki
Karanlığın da hicvine tutsak
Aşkı kurban eden ulvi sesi
Kökten sökülen bir ağaç gibi
Olsa da yalnızlığın matemi
Sabrına sahip çıktığın kadar tırman
dağın yamacına
Yankı bulacaktır elbet yakarışın
Yâd edilesi dünde saklı rahmeti
İlla ki bağışlayan Rabbi
An her anında saklı
Bir hutbeyi de çevrele yüreğinle ki
İklimin kokusuna yenik düşsün hasret
Sonlanmaya dair bir ümit
Gerisi gelecektir illa ki…