Düş mevsiminde ihlal edilen gerçekler
var belki de mevsimlerin sırtından geçiniyor şair ve insan hele ki şiir olmaya
meyletmişken durduk yere.
Durmadığım her yerde aslında çünkü
durduk yere şiir olarak solumuyorum hayatı ve solan renklerden şiirler örüyorum
ve görmediğim rüyaları görüyorum ne de olsa aşkın da şiirlerin de
dokunulmazlığı var…
Muhatabım olduğum çok şey var ve
gitgide artan bir sağanak ki yazdan kalma bir günde şehir nasıl oluyor da
ıslanıyor yetmedi gözlerim nemli üstelik hüzünlü bir günün ertesinde her
nasılsa içimde hâsıl olan bir coşku ve yaşama arzusu ki saatler evvel ölümle
sohbet ediyordum ve ölmenin nabzını tutuyordum ki nabzı atmayacak bir canlı
artık nasıl oluyorsa tutuyorsa ölümün nabzını.
Yalnızlığın da çok izafi olduğunu biliyorum
artık ve dünden bu güne çok şey değişmiş gibi gözükmese de içimdeki isyanı
söndürdüm işte ve artık kendimi üzmemeye karar verdim en azından kimse beni yok
sayan ya da sevgimi aşağılayan üstelik herkes gibi karşıma çıkan sıkıntılar
belki daha az daha çok ama herkesin hayatında olduğu üzere iyi ve kötülüğün
hizaya geldiği.
Önüme bakmak elbet payıma düşen ve
bunu bana defalarca öğütleyen çok değerli bir insana verdiğim sözle asla arkama
bakmadan ve başım dik devam edeceğim yoluma.
Hayata geçiremediğim çok şey var
üstüne üstük hayatımı gereksiz yere işgal eden ve zarar veren çok insan üstelik
muhatap bile olmazken akılları fikirleri kötülükte ve huzursuz ruhlarını
huzurumu kaçırarak doyuma ulaştırıyorlar.
Bir ritmi var elbet cihanın atan
kalbinin ve ben bu ritmi bir şekilde duyumsuyorum ve kalp gözüm de ona eşlik
ederken herkes bilsin de dünyanın en huzurlu insan olduğumu en azından kısa bir
süreliğine ve ne zamanki kalemi elime alsam ve sihirli bir d/okunuş ile fersah
fersah geziyorum iç dünyalar âlemini.
Şehir de sabıkalı benim gibi.
Ruhumdaki izdiham.
Ve İstanbul artık taşıyamazken bunca
kalabalığı ve sıkıntıyı.
Ama İstanbul suskun.
Ben de suskunum aslında çünkü canıma
yakanlar asla umurumda değil ama İstanbul benim umurumda ve ben de şehrin
umurundayım ve ikimiz de diktik gözlerimizi ufka feraha çıkacağımız günü
bekliyoruz sabırla ve umutla.
Sözcükler kırağı çalan.
Sözcükler yüreğimde ip atlayan.
Yüreğimse sevgiyi sobeleyen ve ben
hala bir oyun çocuğu gibi odamı yerleştiriyorum daha doğrusu her yer dağınık
üstelik kitap ve oyuncak dolu ve ben hala gülümsemeyi başarıyorum gerçi çok
uzun sürmüyor ama bekliyorum doğru vakti ve mekânsız zamansız yaşadığım kadar
seviyorum da evreni üstelik yaş, cinsiyet ve kimlik fark etmeden biliyorum da
artık sevdiğim insanların ne kadar güvenilir olduğunu.
Çaput bağladığım bir ağaç yok üstelik
ömrümce çaput filan da bağlamadım bir ağaca: daha doğrusu İstanbul’da
karşılaşacağım bir ağaç da yok gerçi karşımız devasa bir bahçe ama izinsiz
girilmiyor ve ben sadece ağaçlarda dalların arasında yaşayan kuşları
sahipleniyorum tıpkı annemin vazgeçilmezi iken bu minnacık ve aç kuşları
beslemek.
İstanbul yangın yeri.
Ben ise kıvılcımlar saçıyorum bazen
gözlerimde bazen ruhumda yanan ve taşan bir ateşin etrafa dağıttığı kıvılcımlar
ve gerçek manada da her yer yangın yeri.
Yaşamanın asil bir görev olduğunun
bilincinde yaşamayı da yazmayı da hayatı da fazlasıyla ciddiye alıyorum yine de
nüans farklılığı ile hayatı şeşi beş gören gözlerimle eğlenmekten de alamıyorum
kendimi ve evet, inanılmaz gözüken ama Rabbimin bahşettiği sair duygu ne
hikmetse mutlu olmak için beklerken detaylarda rastladığım herhangi bir şey
kolaylıkla mutlandırıyor beni.
Ç/ağın çok çok uzağındayım mesela
facebook denen mecrada bana yabancı gelen o kadar çok şey var ki ama ben sadece
yazdıklarımı paylaşmak adına kullanırken facebook’u akla hayale gelmez dertle
ve saçmalıkla uğraşıyorum bir yandan.
Teknoloji özürlü olduğum kocaman bir
gerçek üstüne üstük evin içinde dahi kaybolurken ne zamanki İstanbul
sokaklarına firar etsem kendimi bir yerlerde unutuyorum üstelik içimdeki çocuğu
da bir türlü uyutmayı beceremezken nihayetinde dönüp dolaşıp bir yerlerde
kendimi buluyorum el yordamı bu da yetmezmiş gibi evin içinde kaybettiğim
kitaplardan kimi zaman ikişer üçer tane alıyorum bir bakıyorum ki bu kitaplar
meğer ikiz hatta üçüzmüş.
Sadece gülümsemek hayata.
Beni bana sunan sakarlıklarım en çok
kendime güldüğüm.
Bazense filozoflar gibi hayatı
sorgularken bir de savunma mekanizmamı devreye sokup kendi tuzağıma düştüğüm ve
yeniden somurtmayı başardığım…
Bir anekdot eklemem gerekirse
kolaylıkla itiraf ediyorum ki; yazmanın vesile olduğu bir başka farkındalık ve
kendimi ilk hatırladığım o yaş dilimi:
Büyük ihtimalle üç ya da dört
yaşındayım ve her şey o kadar net ki o gün gözlerime görünen herkes ve her şey
nasıl da daha dün gibi.
Elbet kendimle olan kavgama
başladığımı asla bilemediğim ve doz aşımı bir akılla hayatın fotokopisini
çekerken ilerleyen yıllarda ve yine çocukluğumdan kalan ilk anılarım elbet
hayali arkadaşlarımla geliştirdiğim o diyalog sözüm ona yüz çocuğu olan bir
kadın iken ben en yakın aslında tek arkadaşım…
Bu duyguyu seviyorum çok hem de:
Aklımın ırmaklarında son hızla giden
bir kayık ve dünün resmini çekip anda paylaştığım bir şekilde yarını ve umudu
bir şekilde kucakladığım…
Belirsiz olan çok şey de var ayrıca
hele ki tüm dünya bir virüsün esiri olmuşken ben sadece dua ediyorum ve de umut
yüklü sadece Rabbimden istiyorum ki…
Umarım tüm dünya rahatça nefes alırız
ve korunaklı hayatlarımıza iyi kötü devam ederiz bu virüs belasını da uzay
çöplüğüne gönderip…
Sanırım içimdeki çocuk yine uyandı ve
hayallerimle bitiriyorum yazımı üstelik hem ülkem adına hem dünya adına
sağlıklı ve umut dolu bir gelecek dilerken Rabbimden yeter ki cümleten sağ
salim çıkalım bu savaştan.
Umudun ve insanlığın asla
sonlanmadığı bir evren hayali: sahi, çok şey mi istiyorum?
Tebrik ederim gün seçkisini arkadaşım sevgilerimle...
Çok teşekkür ederim çok çok
Sevgimlesin
Çok çok teşekkür ederim
Kaleminiz daim olsun kutlarım çalışmanızı
selam ve saygılar gönderdim...
teşekkür ederim değerli hocam
sağ olun var olun
selam ve saygılarımla
Aynı dilek ve duygu ve dualarla bizde sağlık sıhhat istiyoruz Rabbimden seninle birlikte,umutlarımız ki sadece Rabbimiz de,dilde bir kaç mısra söz yazdığımız,emeğine pırlanta kalbine teşekkürler ederim kardeşim,iyi ki varsınız,selamlarımla.
can ağabeyim asıl asıl ben teşekkür ederim
çok sağ olun
Allah razı olsun ağabeyim
ne mutlu bizlere ne de huzur doluyor insan
inancın eşliğinde yol almak ve tüm sıkıntıları yok saymak adına
sonsuz selamlarımla değerli ağabeyim