‘’Babaannem derdi ki: İnsan kısadır
oğlum
Ve bilmezden gelir kısalığını,
bilseydi
Yarışmazdı yollarla, evler
yükseltmezdi.
Ve…
Aşkı içimizdeki ormandan kurtarmak,
aşk kısa, şiir uzun,
Sözgelimi bir ağaç kaybolsa da orman
yine orman,
Ya bir harfi kaybolsa, zaten kaç harf
ki insan?’’ (H. Ergülen)
İzahı yoktu imkânsızlığın
Ve düş kültüründe insan kalabilmenin
tek kıstası
Şerit değiştiren bir sözcüğe
hükmetmekti kibarca
Elbet dokunmadan sevmek usulca ve
uzaktan
İçinde köpüren deniz gibi
Taslağı neydi sahi ömrün ve şiirin?
Bir bit yeniği vardı zamanda
Zaman hep kısaydı
Hayat denen uzamda
Sırıtan nidalar
Köçek oynatan sefil gölgeler
Aşkı da hizaya soktular ya
akıllarınca
Tünediğimiz kadar
Tükettiğimiz insanlık
Hani olur da dolduruşa gelmeden
severdi insan
Öznesi kocaman bir gövde
Yaşarken özveriyle
Hamt etmek değil miydi bataktan
kurtaran?
Aşkı hicvetti insan
İnsanı hicvetti şiir
Derken şiir de infilak etti esir
Düştüğü yüreğin mahlası
Nasıl ki özlemdi…
Sonra da sözcükler firar etti
Tozu dumana katan o sözcükler
Aslında şairin damarlarında doluşan
zehir misali
Söylemediği kadar bakir olsa da
hisler;
Direnen elbette vakur
Direten elbet gururun
Sükûnet timsali kimi zaman
İçine yağan karda saklıydı düşler
Ve pekişen gerçek ve sitem
Sinmekse asla yaşadığı ve yazdığı
sürece…
Olmazın oluruydu hem onca yas ve yasa
Sözcüklerin ikbali kazılıydı yüreğin
mimarına
Duyduğu güven elbet asılıydı
Göğün yükselen katlarında.
Siper ettiği yüreğiydi sair zaman
Sınandığına delalet bunca yalan ve
acı ve ısrar
Kaybolan güneşe sövüp duydu yıldızlar
Akışkan mevsimin etekleri tutuştu
sonra
Ne izafi idi aşk ne yalan
Sinesinde saklı her dua ve umut
Kamaşan gözlerinde ölümün
Seyrüseferinde yüreğin
Bir bir nakşetti mekân ve zaman
Oysaki boyutsuzluğun tanrısıydı
söylenmeyen
Hem saklı hem gerçek ve aslı
Sadece Allah katında muktedir ve
saklı.
Bir dilemma bazen yanıp sönen
Revnak göğün reşit bulutları
Sağanak bildiğin elbet yaş ve rahmet
Doğacak umudun asılı kaldığı ufku ki
Şairin de gölgesine savurduğu üç beş
sitem
Ne de olsa kalemdi yüreği ihbar eden
Alt etmekse acıyı ve kindar nidaları
Sessizliğine sahip çıktı şairin yüce
Yaratan.
Düştü gözünden tek tek yaş
Düştü gözünden Rahmanın bunca kin ve
nefreti
İçinde barındıran sözde kullar
Açığa aldığı sabırdı
Sabrına katık yaptığı katıksız niyazı
Niyazına tutunduğu her vakit
İhya edildi yürekler tek tek
Ta ki vakit dolana değin
Zikredip aşkı ve İlahı
Mecazi idi artık iblis ve nefret
Uzağında kalmaksa bedbin düzenin
Kıssadan hisse ile daldı tevekküle.
Her şiir vakti nasıl da tahakkuk etti
Tevafuk bulan aslında kaderin o ince
çizgisiydi
Ve bilen tek Güç
Zoru kolay kılan elbet kâinatın sırrı
Sır denilense kul ile Allah arasında
Üstelik rıza gösteren imlecin
Her terk ettiğinde sayfayı
İmgeler sustu şiire ne gerek?
Şair sustu ansızın
Ne de olsa yazmak için daha da
yükselmeliydi
Acının ve inancın çıtası…
Özüne sözüne sadık her anda
Andan doğan her anıda
Nasıl ki dündü yarının mizacı
Umuda dönük bir firar
Ruhun t/aşkın ırmakları yükseldi ve
yükseldi
Kısalansa gölgeler
Alt eden hece hece
Arz ettiği bir şiirden çok öte
Mevsimin kibirsiz saltanatı
Verilecek son nefese dek.
Emeğine yüreğine sağlık Gülüm hocam tebrikler hayırlı akşamlar hocam
Özüne sözüne sadık her anda
Andan doğan her anıda
Nasıl ki dündü yarının mizacı
Umuda dönük bir firar
Ruhun t/aşkın ırmakları yükseldi ve yükseldi
Kısalansa gölgeler
Alt eden hece hece
Arz ettiği bir şiirden çok öte
Mevsimin kibirsiz saltanatı
Verilecek son nefese dek.
Yüreğine sağlık arkadaşım sevgilerimle...
teşekkür ederim tüm yüreğimle
var ol arkadaşım
sevgilerimle her daim