Rengi yok dualarımın çünkü bir ütopyayı kucakladığım kadar
dünyanın ç/ağrısına kulaklarım tıkalı ve işte boykot ettiğim zulüm ve nefis ve
şer ve iblis kadar kantarın düzmece olduğunu biliyorum çünkü insan nefsiyle
soyutlanmış güzellikleri yüreğimden sadece Rabbimden diliyorum…
Kutsanmış bir zaferdir beni bekleyen üstelik bir Allah’ın
kuluna minnet etmeden.
Çatlak topuklu zürafa.
Kindar sırtlan.
Hain bakışlı leş kargası…
Hiç biri umurumda değil çünkü tüketilmişliğin çağrısına
uyandım bu gün ve ölü dünümden yarınlar budadım ve semirdi umudum ve büyüdükçe
de büyüdü coşkum.
Kalbim hızla çarpmakta. Önce öleceğim sandım.
Oysaki ölü mevsimdi kumpas kuran ve ben aşka ve Rabbime
hayrandım bir de ülkeme.
Bir nida ise dünde çöreklenmiş.
Bir nazarsa değen ve gel-git aklı zalimin ve kör ışığın ne de
olsa acı idi kör noktası hayatın bense kör zihniyetlerden çok uzakta bir
rakımda saklıydım…
An itibari ile kimliğimden sıyrıldım ve sivrildi dilim çünkü
kızgınım çünkü öfkeliyim varsın olmasın da bir dikili taşım çünkü ben sevdayım
ben mahzunum ben mazlumum ben insanım ben ülkemin nidası ve aşkın şeceresine
eşlik eden hatırşinas rüzgârıyım Türkiye’min…
Katıksız nazarında Mevla’mın.
Yüreksiz diyenlere de vereceğim tek cevap tek kelime:
Ölümüne sevdalıyım ülkeme ve coşkum katıksız nazım da niyazın
da dünde kaldı ve işte en önde saf tutan mert rüzgârıyım ben ülkemin ve
ülkülerimin ve ilkelerinin Türkiye Cumhuriyetinin…
Kuytularda ağzından salyalar akan iblis ve müridi.
Bense münferit bir heceden de çok öte:
Aşk.
Ve Türk olmanın verdiği gurur ve coşku ve işte semazen
yüreğim kurşunlanırken kimse de şüphe etmesin cesaretimden çünkü esaret
addedilen değildir bu yürek sesim üstelik ben ilk günden aşkın esiriyim…
Rabbimle hemhal ettiğim kendimi bildim bileli.
Ve o cahil çoban gibi yüreğimi ve fıtratımı ve masumiyetimi
ve coşkumu serdiğim ayaklarına Mevla’nın…
Kopan kıyamet ne ki?
Bu çalan türküdür Türk’ün sevdayla bağlı olduğu ülkesi.
Nazenin yüreğim kabardı aşkımsa yere göğe sığmazken ve
hüzünlü iç sesimi susturup tüm varlığımla kükrediğim semanın bitiminde değil
ufkun yitiminde hiç değil ben sonsuzluğun çağrısını duydum da geldim
Ne kelim var ne kibirim.
Ne yalanım ne de içimde saklıdır korku.
İzah ettiğimden edeceğimden öte yanarım ben vatan aşkıyla.
Bir redifse hüzün bir kifayetsizlikse gözyaşı asla da
aldanmasın düşmanım ben ç/ağladığım kadar da başınıza çevireceğim namlunun
ucunu ve suretini simanızı tanımayacağım mademki coşkuyla ve vatan sevdamla baş
koydum bu yola…
Yol yordam bilmez kindar zalim.
Mazlumlara verip veriştiren isyankâr şeytan.
Meleklerin koruduğu vatan toprağım ve şirazesi kaymış kimse
çekin elinizi çekin gözünüzü ülkemin üzerinden.
Bir hürmetse sevgi.
Bir saygınlıksa insanın duruşu.
Bizler öyle bir milletiz ki tarihi zaferlerle dolu…
Fatih Sultan Mehmet’in torunlarıyız ve Atatürk’ün açtığı
yolda ilerliyoruz.
Duruşumuz.
İtibarımız.
Bizler bir kere bu yola baş koymuşuz.
Bir sancaksa yapıştığım.
Bir mevsimse tutkum.
Bense mevsimlerden öteyim.
Rahmetin döküldüğü gök kubbe ve şehit kanıyla sulanmış vatan
toprağım bakmam da gözünüzün yaşına ve boca ederim tüm benliğimi ve asaletimi
ve dirayetimi elden bırakmadan kökünüzü kazırım bakmayın da sakın narin
kimliğime mademki söz konusu vatanım asla tanımam hiç birinizi ve bakmam da
gözünüzün yaşına…
Dümeni kırdım ve işte bodoslama sürdüm kendimi üstünüze.
Kılıcımı kuşandım da geldim ve beni asla hafife almayın asla
nazik ve kırılgan olduğuma da aldanmayım mademki söz konusu vatan lafı olmaz
dünde kalan esintinin ve kalantor gölgeler ne ki beni de Mehmet’imi de milletimi
de koruyandır Rabbim.
İçimde kalan en ufak ukde yok.
Tokgözlüyüm.
Vatan topraklarına göz koyanların gideceği yer yok çünkü
onları tek tek gömeceğim tarihe ve cehenneme…
Cennet vatanım.
Köylüm, kentlim, yol arkadaşım ve cebbar yürekler elbet bizler
el ele yürek yüreğe verdikçe sonsuza kadar şanıyla dalgalanacaktır bayrağımız…