Yenik düştüm öfkeme çünkü cebbardı gölgeler iblise tapan zalim ve bitimsiz zulüm.

Hazan nakşetti hüzne sırdaş satırlar yerle yeksan etti mabedimi.

Matemimse örülü mealim Rabbime ait.

Çöken çatısı ömrün ve semada mı saklı kördüğüm?

Muhatabım yalnızlık ve derinden çöken karanlık.

Suretler suskun, yüreğimse şaşkın.

Gönül uzak ve de tuzak aşka kaybolduğumla sakit kalsaydı varlığım.

Nüktedan sandığım kim varsa yalan, yeşeren sözcüklerimde saklı hazan ve yüreğin hutbesi ve yalnızlığın alfabesi seken bir bir.

Sarkan camdan.

Severken candan.

Mealim sevgi ve ırak olduğum annem.

Mevsim suskun ve meramı yoksun bir kelam sancılı göğün kıpraştığı hece hece.

Savruk bir gündeyim ve sezilerim yitik belki de zirve yaptı hislerim gel gör ki söyleyemediğim gel gör ki çare bulamadığım…

Bir Anka kuşu olsaydım keşke lakin kuluyum ben Rabbimin ve küle dönen benliğim kuru başıma verdiğim mücadele.

Issızlık ve sessizlik.

Muadili olmayan bir ömür.

İsyan eden yüreğimse sevgisizliğe ve meramı yitik bir türkünün nakaratı.

Bildiğimi unuttum ya da tam tersi ve işte ters yüz ettim hayatı.

Günün kalibresi ve yalnızlığın rakımı bense beynamaz bir rüzgârdan alacaklı.

Yalpalayan bir şeyler var ya da yâd edilesi.

Yaşaran gök kubbe ve yeşeren yeryüzün ve yaş yüklü yaslı mevsim.

Çentik attığım ne varsa kayıp.

Çarçur ettiğim ömürse yitik.

Çeldiğim değil çaldığım hiç değil çarşaf gibi duruymuş meğer ömür.

Geç gördüm. Af eyle Rabbim.

Hep sevdim çünkü sendin beni esirgeyen.

Kaynakçam ve kaybolduğum kadar kararan gözlerimden dökülen her yaştan da alacaklıyım.

Anam.

Babam.

İki çift gözden ayırmasın Mevla’m.

Çalçene kalem ve oynayan çengi.

Yüzümden düşen binlerce parçadan resmettiğim sözcükler ve şiir tadında yaşadığım ömrünse son sahnesi ve perdesi.

Bir mimoza bahçesi dilemişken şimdilerde kurda kuşa yem olmamak adına dikenlerimle asılı kaldığım zemin.

Metanetim.

Merhametim.

Aşkım ve eşikte saklı g/izim.

Resmettiğim kadar recim edildiğim ve yankısı yok artık sözcüklerin.

Kanaviçeler saklı günde günse saklı hüzünde:

Ya, hüzün?

Derme çatma evinde hazanın delişmen rüzgarla sevişen rüzgar gülüm.

Bendim bana uzak meğer ve tuzak kılınan her köşede beklediğim ne ki kayan zemin ayaklarımın altından ve münazara ettiğim iç sesim.

Tek muhatabımsın güzel Rabbim hep sensin esirgeyen.

Yandığım kadar yaktığım şecerem ve işte kaybolmak adına geldiğim dünyada kaybetmemek adına ben hep sevip iman etmedim mi?

Yüzü suyuna hürmeten kaderin tut ellerimden ve al yükümü ve bilirim de taşımayacağım yükü asla vermezsin.

Sensin beni bana sunan ve ıslıklayan iblise çelme takan rüzgârın da muadili şu uçuşan yüreğimden arda kalan son zerre nasıl ki kader henüz vermedi hükmünü.