Card image cap
Tek günahi yok eki̇m'i̇n

‘’Hiç kullanılmamış bir zamanın göz kapaklarını açıyorum.’’(N. Marmara)

 

 

 

Soyutsuzluğun ikbali bir o kadar yarım ada düşler…

Yazılmaya dair bir menkıbe

Ve elimde mısır koçanları

Oysaki yutabildiğim değil

Haykırdığımdan çok fazlayım.

Azığa alınmış bir düş/üş

Son durak;

Sağır istasyon

Vebalı bir şiirin güncesi

Ramak kala ihanete

Maliyeti ölüm ve hüzün çok sevmelerin.

 

Tanrıçası bir yalnızlık

Boğmakla bağlamak arasında bir edim

Şimdi misafir ettiğim sefil bir yetim:

Dokunaklı bir şiirden çok fazlayım

Dokunmadan da ağlamalıyım:

Yitimi kısık bir heves

Özrüm yok ki özür dileyim.

 

Bir elimde tutaç

Aşkla sarmalında hidayetin

Kimine göre kopuk telleri ile içine mırıldanan bir saz.

Ah, neyleyim, demenin de yok ki meali.

Küçük bir kasabada büyümeliydim oysa

Yasakların ve günahların olmadığı

Sanrılı bir memleket içimdeki tarla

Tarla kuşunun da hezimeti

Ayrı kaldığı kadar hayallerinden ömür boyunca.

 

Sancılı mevsim:

İyi de tek günahı yok Ekim’in:

Ekilen acılarda günden güne büyüyen

Bir safsata

Açık ara farkla sevdiğim insanlardan çok fazla.

Bir lütuf

Bir serenat

Eylemlerde yoksuluyum aşkın

Devasa kehanet

Örerken mihrabın hüzün hırkasını

Dilimde sökün eden bir vaveyla

İnce uçlu kalem

Şair olsa bile tez elden seven

Kayrası satırların illa ki bir gizem.

 

İster istemez ertelediğim cenaze denen düğün

Düğümlerinde yüreğin

Kopsa keşke demeyi özlediğim bir darağacı

Altımda da balçık

Alçalmadığım kadar da alnım açık:

Sevdalı bir nazire

Şekli k/ayıp bir üçgen

Sevmelerin dirayeti

Yaslanıp da hidayete

Umudun serildiği yeknesak bir özlem

Bağdaş kurmakla boy ölçüşen

Dünden evvel kopup gelen.