Derli toplu bir yalnızlık adeta
uyutulduğum ve şafağın kirinden akan üç beş hece söyleyeceklerimin yanında
solda sıfır kalan.
Demem o ki: solumdaki yetim de
çekinceleri ile arkalara kaçıyor hayatın da hep ön sırasında geçmişken zaman.
Geçkin sözcükler var misal bir de
geçemediğim acılar ki…
Ben kendimden çok geçtim defalarca
demenin de tezahürü iken varsa yoksa s/onsuzluğa tekabül ettim.
Sıfatlar var irin yüklü.
Gözümün iris’ inde saklı duygular
var:
Bak gözümün ta içine ve de dal
derinliklere.
Hep derin oldum derdim de derin aşkım
da.
Hulasası iklimlerin bazen bir vaveyla
sunan gök kuşağı bazen ısrarla susan yeryüzü ve insanoğlu.
Debdebeli duygularla sevdim ben oysa
kimse yakınımda uzağımda bastım bağrıma ağrıma gitse de kayıtsızlıkları…
Zirzop bir sözcük bazen aklıma
tırmanan ve manidar bir cümleden yaka silktiğim yine de açık vermeden arz
ettiklerim.
Arşı alaya çıkmış hüznüm, be muallim
hem biz senle meslektaş sayılırız gerçi çok zaman geçti üzerinden ne zamanki
elimde kaldı kırık tebeşir.
Yüzüm s/üzgün olsa ne ki cephemde
yaşadıklarımın yanında?
Kaç bayt ise artık bir şiir ve ben
hala yedek almıyorum yazdıklarımdan kasıt da değil sadece kayıt altına almak
adına duyguları.
Hünkârım Rabbim en sevdiğim ve O’nun
hükümranlığında yaşayıp tüm canlıların nefsinden ve kirinden ve şerrinden yine
O’na sığındığım.
Makul bir neden söyleyin bana o halde
yaşamak adına?
Ya da ısrarla susacaksınız basın
gidin çevremden hem bunca gölge ettiğiniz yetmezmiş gibi sonunda hayallerimi de
çaldınız…
Muallim, sen söyle.
Ya da ben söyleyeyim senin yerine:
Mantıklı bir açılım getirmekse hayata
konumuz demek oluyor ki konuyu dağıttık ne de olsa özveri ile yaşarken ön sözü
de eklerken güne son sözü illa ki kader koyacak, değil mi?
Evhamlı benliğim endamlı duygularım.
Elemden çıkıp da yola maneviyatımın
güçlendiği ve madden bitik olsam da acılarımı mutsuzluğa mal edip yeniden
başlıyorum saymaya hem de soldan sağa:
Solumdaki boşluk.
Önümce uzanan ufuk.
Sağdıcım elbet sağ elimde tuttuğum
kalemim ve tüm düğümler çözülüyor bir bir.
Sağlıklı bir karar almak adına enine
boyuna düşündüğüm nihayetinde kendimi dahi ikna ettiğim.
Hayat aralıksız geçen bir bülten ve
de sesi kısık ne de olsa televizyonda aralıksız yayında olan haber kanalından
vazgeçemiyorum ve sessizce izleyip alt yazısını ben geçiyorum hayatın ve her
müşküle düştüğümde dış sesi meşgule verip içimden firar eden sözcükleri
yığıyorum sayfaya.
İmha edemediğim ne kadar kötülük
varsa ihbar dahi etmediğim ve ilhamımla başa çıkamayıp kendimi astığım o
çamaşır ipi: hani, az evvel kaygılarımı yıkayıp da astığım hani baskın gelen
dış sesin iç sesime hükmetme ihtimali…
Olasılıklarla dolu yaşam bir de
olumsuzluklarla ve hayatın arka cephesinde illa ki bir şeylerin yedeklerini
alıyoruz ama yetmiyor da.
Yetemediğim kadar insanlara kendimi
kopyalamaktan da imtina ediyorum ve her aldığım yedekte ölçüsüz bir duygu seli
ile ölçüt bellediğim kalemin de sayesinde kale alınacak alınmayacak ne varsa
bir bir süzgecinden geçiriyorum aklımın.
Mantıkla duyguların savaşında kaç
cephede birden mücadele veriyorum.
İmkânları zorlamak ve ihtimallerden
bir çizelge oluşturmak.
Canımsa inanılmaz yanıyor ve yâd
ettiğim kadar mutlu günlerimi yansıtmadan da geçemiyorum olan biteni.
Bir o kadar olmama ihtimali ile
yüzleştiğim acı gerçekler acımın boyutunu daha da tepelere taşıyor.
Tepeleme istiflediğim duygulardan
ördüğüm şiirler derken şiirlerden derlediğim hayat hikâyem derken hikâyelerin
ardı arkası kesilmezken keşfe çıktığım hayat da kesif bir sessizlikle beni
imtihan ederken…
Sınav sonucu ise çok gecikecek çünkü
sayısız sınava üst üste ve bir anda girdim bu bağlamda kâinatı saygıyla
selamlayıp tavaf etmekten başka çarem de yok ve ben her ne kadar Araf’ta takılı
kaldımsa biliyorum da bu yolun dönüşünün olmadığını.
Gittiği yere kadar elbet bir de
kendimden gitme ihtimali ile aralıksız şafak sayarken sancılı bir bekleyişin de
eşlik ettiği şu isli yolda bana eşlik eden sadece Rabbim iken.
Ne de olsa çıkmadık candan ümit
kesilmez.
Ya, sen ne diyorsun sevgili muallim
ne de olsa aralıksız istişare ettiğim tek dostumsun…