Card image cap
Son kurşun






Düşlerimi b/öl de gitsin başımdan bu rüzgâr, istiflediğin kadar sözcüklerini bırak da düşsün yakandan söyleyemediklerin.

Keyfe keder yaşarken azat edileceğim günedir özlemim elbet yalnızlığın sarkacında da saklıdır sözcüklerim. Deştiğim kadar kendimi, sevebildiğim kadar devasa evreni saklı tuttuğum ne mizacım ne de huzura özlemimle yâd ettiğim gizim ve satırlardan bulaşan yüzüme aslında yürekte saklı bir iklimken aşk ve işte güncelliyorum benliği ve kıyama durduğum kadar kıymete biniyor içimdeki saklı özlem…

 

 

Bir düş’ün saltanatı idi düşündüğüm

Kör yetilerim ve kor hecelerim

Esefle yıkadığım yüzümü

Endamlı bir aşka namzet iken ıssızlığım

Gönül koyduğumdu rüzgâr ve gece.

 

Nemli bir beyit iken sarıldığım

Namı yürüyen bir yalnızlıktan

Döndüğüm geçmişin de muteber sesi

İçimde derlediğim her şiir.

 

Dışımda vuku bulan soğuk mevsim

Kardığım her sözcük ve geceden

Firar eden sefil yürek

Mabedimle matemimle asılı olduğum gök kubbe

En çok da sancılı bir eylem iken

Yazmaya durduğum bir kelimeden

Çıkıp da yola kendime vardığım…

 

Geç kalmışlığın hüznüne bandığım

Gece nöbetim ve sefasını sürdüğüm elem

Şimdi son kurşunu da sıktım son şiire

En çok da hasrete.

 

Yaldızlı bir yol değilmiş yaşamak

Ne de şiar edindiğim sevgiden seken

O tek kurşun

Her hücremde kayıtlı

Sessizlik

En çok da sevdiğim o mihenk taşı

Ki;

Bildiğim her seher vakti

Uyku tutmaz gözlerimi

Demli şehrin devasa yalnızlığına

Sızar da içimdeki deli mızrap

Şakıyan bir kuştan da yok farkım.

Her şerde bile varsa hayır

Hayır, diyemediğim kadar dünyaya sevdalı.

 

Bir renksem saklı tuttuğum

Kıblemde doğup da batmayan güneş

En kötüsü içimdeki kor ateş

Bir mucizeymiş yaşamak

Hüzün cetveli ile tokatlarken sözcükleri

Bir faniden çok ölümü içen

Rahmetim ve nasıl da tok gözlerim

Açlığımsa sevgiye azıcık da huzura özlemim.