‘’anne yani ben yalnızlık kadar çocukçayım

ismimi iliştirsem kilimlerime beni de çalar mı hırsızlar

kelimelerimi anne yeniden emzir’’

(Alıntı)

 

 

 

Siyah sütün dehlizlerinde emziren kadınlar saklı

İşi gücü ve aklı firarda satırlar ve çocuklar

Issızlığa meylettiğim satırlarıma sızan düşler var ve de.

Bir bağlaç olmayı ben dilemedim oysa

Ya da frapan bir düş olduğumu kim uludu ulu orta?

Yapay dünyada radarıma takılı uğur böcekleri

Bir de bir de pespaye düşler, yüce Allah’ım:

Kilit noktası evrenin

Belki de kör noktasına denk düştüğüm

Sevgisizlik ve yalnızlığın.

 

Mikado çöplerim çalındı önce

Bense bir alıntı kadar değersizdim

Neferi olduğum her duyguda mı sönerdi illa ki

Sevginin feri bir de elini çabuk tutan ölüm meleği?

Arpacı kumrularına takılırdı bakışlarım bazı bazı

Baltalanan yeminlerim

Yüreğin de mimarisi bir dergâh

Öyle ya seyyah bir imgeydim altı üstü

Ve yüreğinin peşinde bir derviş.

 

Hakkın nezdinde göğe itibar eden melek yüreğim

Kopuk kanatlarında dün omzuma konan kelebek

Şimdi tozu bile kalmadı sefil böceğin.

Bir ayraçtım kimine göre.

Bir vebal bir abdal bir segâh makamı

Anıp da mazinin notalarını

Çalıp da çırpmadım ben asla duygularımı

Zanlar türerken tüten yüreğim;

Öznesi kayıp cümlelerde bir yüklem kadar

Kimliksizliğine dokunan hangi metruk düşse.

 

Geceden başlayan bir yolculuktu ikametim

Ar damarı çatlamış armutlar

Ve insan görünümlü kâbuslar:

Hani yüreğimi açtığım…

Hani elimi uzattığım…

Sonrasını ne sen sor ne ben söyleyeyim, azizim.

 

Çıtkırıldım da değildim hani önceden

Sanrıların sancılandığı bir eksen

Eridiğim damla damla

Ermeyi dilediğim hidayete

Lakin varıp varacağım bir kaygan zemin ki

Elimden de yoktu tutan

Elbet Rabbin huzurunda kıldan ince boynum

Aşka adağım

Aşk iken taslağım

İman gücüne sadık bir mazlumdan başka da bir şey değil

Üfleyen rüzgâr

Susan ruhum

Serden geçip de yardan da defalarca geçtiğim

Bir kendimden geçemediğim

Hangi punto ise içimdeki gizeme denk düşen

Hangi rotaysa gözümden düşen

Hangi rakımsa dona kaldığım ayazında yüksekliğin.

 

Kardığım sefalete şahit idi Mevla

Kürediğim adalet ile de denk düşen sevdalı metanet

Elbette merhamet dilendiğim tek makam

Ayrık otu addedilen yüzüm ve sehven tanık olduğum

Nice gizem ki

Satırlara iz düştüm

Yan gözle de bakmadım kimsenin hazinesine

Ne de olsa bahşedilendi bana yüce Rabbimce.

 

Haznemde soyut notalar

Hazinemse sevgiden yana bol keseden sevdiğim evren

Belki de en müphem varlıktım

Oysaki yalın ve aktı alnım

Dokuduğum hicvinde yalnızlığın

Dokunulmazlığı İlahi Adaletin

Her şerde bir hayır vardı madem:

Hayır, demeyi de öğrenemeden geçen zaman.

 

Irak olduğum gönüller

Lakin yakındım tüm içinden geçenlere

Şerh düştüğüm her elemde saklıydı ümit madem

Su kanalında yüzen kayık gibi

Batsam da kimi zaman

Bir dip not düşmüştüm ben yıkık yüreğime

Yakan her ateşte devleşen gönlüm ve matem

Hüznüme sahip çıkana şükrettim

Varlığıma ket vuran zalime ah ettim

Düşmeden gözlerimden zaman

Elimde kalan mı?

Ne sen ne ben söyleyeyim, azizim.