
Şi̇i̇rden şi̇i̇re fi̇rar
Düşlere
sarılı bir özlem adeta
Hıçkırığın
hiçliğe dokunduğu o sarmal
Bitimsiz
bir acı çınlayan çınlatan
Bitimi
gecenin sabaha dokunmaksa meramı
Açlığın
kozasında susuz iklimler
Su
bilinen aşka hücum eden körebe düşler.
Matemin
yazgısı
Hüznün
yaldızlı Nisan tasına dolan damlalar
Hicap
yüklü bir evren ve evre
Doludizgin
seven yüreğin mabedine saklanan hecede
Saklı
dokunulmazlığı şairin
Külyutmaz
yetilerinde hayatın
Safiyet
yüklü bir yıldıza asılı kalan
Şiirden
şiire firar eden açgözlü bir hece
Aşkın
metruk gölgesi ve hicvi
Gözümüzden
sakındığımız değil mi ki
Yüreğin
neferi.
Sönse
ne olur sönmese ne?
Feri
bitimsiz bir ateş sınandıkça şairin dirayeti…
Tılsımlı
bir d/okunuş
Savrulan
perçemi rüzgârın
Kibirsiz
ve temiz bir telaffuz
Elbet
yalnızlığın kisvesi
Akarken
hece hece
Yalıtılmış
bir ömrün bakiyesi
Yazmaya
durulası şiir öncesi
Geçirilen
nöbette
Aslında
aralıksız nöbete durduğu şairin
Meali
ölümsüz bir aşktan bile öte.
Mağdur
kuşlar
Mazlum
mevsimde saklı tasası
Sancılı
varlık yoklukla sınanan
Ateşin
aruz vezni
Sahi
neye denk düşer şairin yazılmayan hiçliği?
Bir
göğe konuşlu gözleri
Bir
aşka kilitli
Bir
yalnızlık ki vebali boynuna evrenin
Kardığımız
günde
Kanadığımız
kadar kanatmamalıyız hani
Ne
övündüğümüz ne dövündüğümüz
Varsa
yoksa sözü özü bir sözcüklerle örüldüğümüz.
Aşk ki
şakıyan bir bülbül
Gülse
doymayan solmalara
Güneşi
içinde saklı yastan taşan binlerce yasa
Elbet
mabedi aşkın
Körelen
ömürde saklı her gün ve her dua
Yıldızlardan
dökülen her zerre
İnşa
etmekse cenneti yeryüzünde
Ölse
de şair ne gam
Issızlığına
kurşun döken her melun yalandan öte
Bir
hayat sürmüşken aşkın ve doğrunun izinde.