İklimler seğirdi gözümün ucunda düştü süngüsü düşlerin…

 

 

 

Muğlaktı gün muğlaktı ömür

Ölgün sitemlerin sarmalında

Yitip gittiği kadar acının da bam teline basılı

Belki de bir kancaya asılı

Sessizliğin nidaları

Şiir oldu düştü yere

Düştün sen gözümden

Oysaki göz pınarlarımda hapsettiğimdin

 

Gıyabında özlemin

Ansızın sökün eden

İçimden en derinden

Hele makûs talihin yok mu tesellisi

Issızlığa parmak bastığım

Varsa yoksa yarınların tecellisi

 

Geçkindi kadınlar

Geçimsizdi adamlar

Yerle yeksan olmuş kuş kadar kalbin

Doruğunda saklı yalanlar

Hüzne biat

Bunca nefrete inat

Sevici kuşlar kucağında özlemin

Ve o saygın tebaası evrenin

Kılıç kuşanmış adeta acılar

 

Bir rengin istilası

Yetmedi…

Ulaşılası en uç nokta

Sözcüklerin istiflendiği

İlham perimin isyanı

Kıt kanaat sevenlerden değildim madem

Ve işte şiirlerle ördüğüm matem

 

Yerle yeksansa şehir

Şairin kimliği

Uçsuz bucaksız bir esinti

Manivelası hüznün

Boykot ettiğim kadar dünü

Seken bir kör kurşun adeta kalem

Ne kindar ne isyankâr

Boynu kıldan ince

Andığım kadar Rabbi ve hikmeti

Nimetin bin biri

Niyazımla üstünü örttüğüm yaralı gönlün

Meali

 

İtiş kakış sözcükler

Derinde saklı telaffuzu

Deminde saklı mevsimin solu

Sağımda Hıdır

Solumda gam

Aşkın nidalarına el aman demeden

Yalnızlığımla aralıksız duyduğum kıyam

 

Bir reçete ise şiir

Gözlerim nemli

Bir rabıta iken ömür

Yasın temeli

Yâd ettiğim kadar maziyi

Yarenim gölgeler

Yakut gözlü sevdada saklı nameler

Göğe balçık

Yere çamur atansa değil bizden

Varla yok arası bir neşe

Pürü pak yürek tekkem

 

Alı al moru mor bir düğün

Varsın olsun aşk,

İçimde saklı bir kördüğüm

Manivelası coşkunun

Manevrası ansızın sökün eden

Firari sözcüklerle örülü bir temenni

Aşkın başşehri olsa olsa şairin tekleyen yüreği

Namı da almış yürümüş

Nazenin bir iklimde

Naftalin kokan dünün teninde

 

Ayrık otu bile addedilse,

Umurunda değil kalemin

Sefasını sürdüğü kadar yazmanın

Yazması pembe bir türkü

Çığıran aşkta saklı ülkü

Hicran gibi

Yaş gibi yas gibi

Yakaran sadece Rabbine

Şüheda bir özlemden de arda kalan geride

Bir ardıç kuşu adeta şair

Ya da Anka

Külünden doğduğu kadar

Külliyen yalan Araf’ta kaldığı

 

Hicvi ve hicri sözcüklerin

Bir buket çiçek daha serdi ya önüne

Kâğıdın dolgun yüzü

Kalemin yorgun yüreği

Hem nüktedan hem sessiz

Sancılandı mı şafak vakti

Belki de çok geride kalmış bir eksiz

 

Aşka hitap

Yalnızlığa ise bitap

Düşmüşken

Bağrı yanık bir türkü daha da çığırdı mı şair

Elbet gelecektir devamı

Ne de olsa aşk diye çıktığı

Yola baş koymanın meyvesi

Ve işte yazılası bir şiir daha döküldü

Kalemin ince ucundan

Tutuştuğu kadar yorgan

Şiir bitse bile dinmez şairin kavgası

Niyet ettiği kadar yarınlara

Niyazında saklı tuttuğu nazı

Yeter ki razı gelsin yüce Tanrı