Bir kıyımın bir de aldatılmışlığın saatidir vuran ve o tok sesi duvarların bazen kapıdan geçmeyen ruh gibi asılı kaldığım Araf’ta saklı hasretimle kendime olan kâh uzaklığım kâh yakınlığım.

 

 

 

Endamlı bir sessizlik olması gerektiğinden de sesli bir ıssızlık:

İç senin bakiyesi dış sesin bakaya kalan haletiruhiyesi.

Delişmen iklimde saklı gizi

Tümleyen bakışlarım

Cehalet dolu dünde kalan yakarışlarım.

 

Cinnetin eşliğinde

Cennetin beşiğinde

İzbelerin sessizliğinde

Ve göğe ağır gelen bulutların yere çöküşü

İzzeti ikramda ilham perim

İtibar ettiğim kadar ihtimamla değer gördüğüme dair

Bir yanılgı mı yoksa

Kalemin perçemine uzanan elimden arda kalan

İsli yollarında İstanbul’un

Ve mezar sessizliğinde içime sakladığım sevdiklerimin

Ansızın terk ettiği.

 

Kılı kırk yaran sevgimle

Boca ettiğim umudu yerle yeksan eden kimse

Kinayenin doz aşımı

Aşkın rötarlı mutluluğu

Belki de yerin göğün hicabı

Sevmelerden geçen yolumdan da dönüş yokken geriye

Bazen bir fasıl

Bazen havsalamdan taşan aykırı satırlar

Hasılası ömrün ve işte yürek yumruk kadar.

 

İzlerin gizinde geçen ömrün gecesini gündüzüne kattığı

Ne sadece keder

Ne de sonsuzluğu üfler hecelerime kader.

İnat ettiğim kadar sevmeye ne çıkar ne çıkar?

Bir ömür beklesem uğruna

Sığar mıydım sahiden kabıma

Bu denli içten sevmesem…