Card image cap
Sevgi̇li̇ni̇n yüreği̇nden kopan o vaveyla

Bir tabur alayı gök kurşunu

İçimi ıskalayan şafak ve aşk

Elbette desturum

Yüzümü her çevirdiğimde göz göze geldiğim

Mavi yelpaze içimdeki telaşlı çocuğun yorgunluğunu

Dindiren bir fasıl

Aşkın da ikamesi örtülü yeryüzünde

Tufan öncesi sessizlik

Bindiğimiz Nuh’un gemisinde ıslak bir zemin.

 

Kalburüstü yankısı doğanın

Evrilen hece hece

Her makûs sözcüğü

Sonlandırmadan tahliye ettiği her bir evrede

Kopçası kopuk bulutların parmak arası yalnızlığı

Defteri kebirin de asaleti

Yüz sürdüğüm gök kuşağı:

Bir sunum,

Bir vesvese

Sevgilin yüreğinden kopan o vaveyla

Karakaşına kara gözüne mi müptela?

 

Başsavcı yine iklimin ta kendisi

Törelere kurban verdiğimiz her ihale

Baştan sona kundaklanan yürek ve gözyaşı

Tırmalayan içimi bunca hiciv; bunca hece

Derbeder göğün manifestosu

Yılgın bulutlar:

Arşı alaya çıkan umut balyaları

Ve de hüzün iki elim yakasında iblisin.

 

Kör cahil tüm yorgun ve müptela hengâme:

Beylik cümleleri ördüm ve öldürdüm tek vücut

Olduğum kalemin kırgın sesi

Nafile mi bunca yangın?

Nankör mü yoksa bunca insan?

Şart koştuğum asla da yok bir tek yönerge:

Sevgiden yana dolu yüreğin

Işıldayan gökyüzüne fırlattığı o çapkın bakış.

 

Dolduruşa gelen hangi münafıksa

Uzağında durduğum biteviye

Sığındığım, sınandığım günbegün

Ölüm mü yoksa özrü şehrin ve iblisin?

Hanın o iki kapısı ve debdebeli yürek

Aşkın arşı alaya çıkan feryadına müptela

İri bir düş kundaklanmadan gecenin de hicvi

Tek tanık.

 

Sanrıların kokuşmuş yüzünde

Basireti b/ağlanmış maziden ta derine

Kim için ve neyden ibaretse

Koşulsuz sevmenin ilacı elbette telaffuzu yüreğin

Sancılı doğumunda günün

Huzura dönük yüzünde

Ölümü hicveden gayri meşru bir rivayet

Dizginlerini çekmeyi düşünmediğim

Hayatın arka bahçesinde uyumazdan önce…