Ilımlı bir renkti aşk: şafağı atan gecenin dahi itibar ettiği.

Gönlün de hutbesi ve kubbesi alaşağı ettiği

Yalnızlığın da iade-i itibarı

 

Öznesi yok gülüşlerimin, seferi tanığıyım sözcüklerin.

Esen rüzgâra b/akıyorum da sonra cesaretimi toplayıp bentleri aşıyorum.

Günse gecenin inhisarında saklı: uyutulmuş rüyalar gözümü her açtığımda kırıntılarından nasiplendiğim bazense efkârım kadar büyüyorum ya da düşüyorum insanların gözlerinden.

Açık veren bütçe gibi açığa da çıktı mı duygularım asla da kar-zarar hesabı yapamadığım bir mizansende gönlüm şakıyor bazen gözlerimden yaşlar akıyor.

Unutulduğum ne ki kaybettiklerimin yanında ve işte yıllardır yana yakıla aradığım canım müdürüm.

Müdür annem benim: bir elinde kalem bir elinde sigara ders çıkışında direkt odasına koştuğu ama bir içimlik olmayan acılarını da içine attığı…

Yolumun onunla kesiştiği o güzel yaz mevsiminde bana sunulan iş teklifi ile ilk kez özel bir dershanede öğretmen olarak çalışmaya başlayacağım ki daha dün gibi.

Mesleğimi yok saydığım eğitimci olmak için epeyce ihtisas yaptığım ve kaderin sillesini bir kere daha yediğim ki ne hayallerle MEB na baş vurmuştum ve tayinimin yapılmasına günler kala evraklarımın bakanlıktan geri döndüğü.

Özel sektörde öğretmen olmaya sıcak bakmadığım o uzun süre meteliğe kurşun attığım ne de olsa hazıra dağ mı dayanır?

Sözcüklerim un ufak edilmişken ve ben otuzuma bile gelmeden kendimi bir köşede terk edilmiş hissedip mesleki kaygılarım da tavan yapmışken gazetede gördüğüm o iş ilanına başvurduğum.

Güleç yüzümün henüz solmadığı ve içimde kaynayan bir volkan gibi aklıma da öğretmenlik yapmayı koymuşken.

Sıcak bir ortamda kendimi bulduğum: sevgili Hacer Müdürüm ve dershanenin sahibi sevgili Mahmut Bey ve onun ortağı yine çok genç bir yönetici.

Çok müşküle düştüğüm bir zamandı. Yüksek lisans yapmak için bir köşeye ayırdığım birikimim erimiş üstelik akademik kadroya da alınmamıştım elbet anlamını hali hazırda bilmediğim torpil denen mefhumdan hem uzak hem bihaber iken bir kere daha anlamıştım hayallerimin asla gerçek olmayacağını ama öğretmenlik sevdam ve çocuk sevgim tam hız devam ediyordu.

Haftada üç gün gidecektim dershaneye ve çok da komik bir ücret ile muhataptım. Dişimin kovuğunda kalacak olsa da ders ücretim düşümün kovuğunda kalan öğretmenlik yapma sevdama yenik düştüm ve o hafta İngilizce Öğretmeni olarak dershanenin çalışmaya başladım.

Ve işte bir cenneti ayaklarıma sunmuştu bana yüce Rabbim.

Özel bir dershane olsa da öğrencilerim ve aileleri oldukça dar bütçeli insanlardı ve özel bir dil kursu onların kabul etme ihtimali yüksek olan düşük bütçeli teklifler sunmaktaydı doğal olarak cennetimi de bana tahsis etmişti yönetim.

Sınıf sayım zaman içinde artmış ve dershanenin göz bebeği olmuştum.

Sevgiden yana sıkıntım yoktu keza öğretmek zaten aşktı benim için ve güzel bir iletişim kurdum hem yönetimle hem öğretmen arkadaşlarımla elbet sevgili öğrencilerim ile de.

Spora bayağı kafayı taktığım bir dönemdi.

Sabahın dokuzunda dersim başlarken ben yedi gibi evden çıkıp acımasızca yürüyüp akabinde dershaneye koşturuyordum ve henüz başlamıştım ki görevime ve de tüm günüm dolu iken kendimi inanılmaz halsiz ve hasta hissedip eve zor attım derken müdürümü aradım ve hasta olduğumu derse gelemeyeceğimi söyledim büyük ihtimalle de işime son verilecekti ama canım müdürüm beni yanılttı.

‘’İnan ki başkası olsaydı senin yerinde işine son verirdim ve bil ki tekrarı olursa sana yeni bir şans tanımayacağım.’’

Mutlu ve hasta ve de yorgun bir öğretmen olarak tüm günü yatağımda dinlenerek geçirdim ve müdürümü de kendimi de yanıltmayacağıma söz verdim o gün.

Uzun addedilecek bir süre görev yaptım bu eğitim kurumunda derken piyasa daralmaya ve öğrenci sayısı azalmaya başladı ama artık yetinmeyi öğrenmiştim.

Önce çalıştığım bankada aldığım dil farkı bile burada bir ayda kazandığımın kaç katıydı ama benim nefes aldığım hatta uçtuğum bir cenneti bu dershane.

Çocuklarımı çok seviyordum üstelik sadece öğretmenleri değil adeta onların ablası ailelerinden biri gibiydim.

Hacer Hanım uzun yıllar MEB’inde görev yapmış emekli olunca da burada çalışmaya başlamıştı ve kızının çalıştığı açık öğretim kursunda da çalışmak isteyip istemediğimi sordu.

Evet, İşletme çıkışlıydım ve bilgi sahibiydim dersler konusunda gelin görün ki sevmeden bilmeden edindiğim mesleğime ısınamadığım için yoluma sadece İngilizce öğretmeni olarak devam etmek istiyordum ve öyle de oldu.

Eşinden boşanmış ve kadın başına hayat mücadelesi veren müdürüm benim örnek aldığım çok değerli bir öğretmendi. Sevgiyle eşleştirdiği mesleği bir o kadar yeni yetme bir öğrenci gibi de hevesli olduğu bilgi asla yabancılık çekmediğim tek yer onun yanı oldu desem abartmış olmam.

İşler yolunda giderken dershaneden ayrılacağı geldi kulağıma ve yerine başka müdür atanacaktı hatta benim bile bu göreve gelme ihtimalim varken ben asla ihanet etmedim müdürüme ve yine öğretmen olarak devam edecekken yoluma onun yerine gelen müdür nasıl da aratacaktı gideni.

Disiplin elbet olmazsa olmazıdır iş dünyasının ama insan kuralları azıcık da olsa yumuşatmalı ve sevgiyle ifa etmeli vazifesini sözün kısası yeni gelen müdürle anlaşamadığım için ben de bastım istifayı.

Aradan yıllar geçti akabinde birçok yerde yine ücretli hatta gönüllü öğretmen olarak çalıştım.

Devlet okullarında üstüne cepten harcadığım zamanlar oldu öğretmenlik sevdam sebebiyle aslında sebep değil aşk demeli bunun adına.

Yasalar değişti ve ben çok yıprandım kapılarda.

Tam alışıyordum ki okuluma atanan öğretmen gelip de çalışma şansımı yitiriyordum.

İstemesem de açık öğretim kurslarında çalıştım bir süre.

Yetişkinlere İngilizce dersi verdim ve sürtüştüğüm yöneticiler oldu sonunda pes ettim. Bir süre tercüme yaptım evden ve…

Otuzlu yaşlarımın çok başında hayattan ve her şeyden emekli oldum inzivaya çekildim ta ki yazmaya başlayana değin.

Her şey bir yana herkes bir yana çok izini sürdüm Hacer Müdürümün.

Bilinmeyen numaralardan tutun da ismine cismine de rastlayamazken çok uzun bir süre.

Kondurmak istemiyorum ama Hacer Müdürümün ebediyete intikal etme ihtimalini de göz ardı edemiyorum.

İnsan çalıştığı yerde yetkilisi arkadaşları ile de uyum içindeyse anlamıştım ki yeryüzünde de saklı cennetler var sonra birileri gelip cehenneme çevirdi mi de…

Son işim de böyle olmuştu ne yazık ki.

Bana verilen ders programına göre hareket ederken bir şekilde haberim olmadan yapılan bir zamanlama hatası ile zor duruma düşüp işimden oldum yine.

İnsan olmak bir sanat hele ki bir de öğretmen olmak ayrı bir değer ve huzur sunuyor size bir o kadar meşakkatli.

Göçebeler gibi bu okul senin o dershane benim, çalışmak asla kolay olmadı ama ben öğretmenlik yapmanın anlamını şifresini çözmüştüm ve öğrencilerimden bana o kadar güzel şeyler yansıdı ki ve eğitim yönetimine de yöneldi mi insan idareci olmak da ayrı emek ve donanım istiyor.

Keşke an itibari ile Hacer Müdürümü tanıyan birileri olsa da yeniden sesini duysam müdürümün.

Ama benim sesimi duyan birileri şükürler olsun ki oldu ve ben bir ömür hangi hayalimin peşinden koştumsa gerçek kıldım. Evet, para kazanmayı en başta reddettim sonra da uygun ortamlar bulamadım ama manen doygun ve zengindir yüreğim çünkü yüreğimin götürdüğü her yere bir bir gittim ben ve yüreğimi sevgiyle umutla besledim ve doyurdum.

Her şeyin bittiğini düşündüğüm en sıkıntılı dönemimde ise yolum kalemimle ve sizlerle kesişti ve işte yazarak pek çok yarım kalmış hikâyemi bir bir tamamlıyorum ve yazacağım daha da çok şey var Allah’ın izniyle.

İçim buruk mu peki?

Asla değil çünkü yapmam gerekenleri gönül rahatlığı ile gerçekleştirdim ve bilgiyle sevginin gücüne iyice vakıfım da ve anladım ki; sevmeden hiçbir iş yapılmıyor hatta yaşanmıyor da bu bağlamda şükrediyorum ve sizlere çok teşekkür ediyorum, sevgili gönül dostlarım.

Belki kimine göre bir hiçim ki ben zaten hiçlik makamında yaşayan bir derviş gibi salınmışken bir ömür biliyorum da neye denk düştüğümü belki de net olarak izah edemiyorum ama Allah’ın bir bildiği var ki madem an itibari ile burada aranızdayım elbet şükürler olsun güzel Rabbim.

Ve iyi ki de sizler varsınız.

Ve sevgili Hacer Müdürüm, her neredeysen sana selam olsun ve ayağınıza taş değmesin sevgili öğretmenim ve ben ısrarla sevmeye baş koymuşken bilin ki; durduk yere yazmıyorum, sevgili dostlarım.