Tekerlek izinde saklısın

Geçit vermeyen lehçesisin yalnızlığın.

Kürediğimsin ve kalbimin kükrediği

Altın yazmalı bir bestesin

Mademki aşk ve özlem şiarın

Yediğim ekmek ve kırıntısında dahi saklı iken

Emek ve rahmet

Gönlümün hutbesinde saklı

Tevazu yüklü bazen

Bazense nazlı yârimsin

 

Didiklediğimsin iç sesimi

Direndiğim gecenin karanlık yüzü

Meylettiğim bir aşksın

Şahikası evrenin

En sevdiğim şah damarımdan çok yakın

Aralıksız hissettiğim ve andığım

Ar bildiğim kelamısın dünyanın

Cümleler olsun adağım

İmgeler olsun ağaca bağladığım her çaputun

 

İsinde ve sisinde şehrin

Mahzun gülüşüme çöreklenen hüzün yüklü sesisin

Sersemce serildiğim şu zemin

Yedi eminde saklı binlerce resmin

Atağa geçen yüreğimden

Sökün eden

Delişmen şiirlerimin

Bahtısın

Tahtını yaptığım

Batılında bu imkânsız hatta çelimsiz aşkın

Atar damarısın

Kanımda özlem

Alacasında göğün nice denklem

Akan çatısısın belki de evrenin rahminin

 

Rahmetin coşkusu

Ve müzmin yüreğimden seken

Kör bir kurşun gibi

Ve sensin sen

Üstüne titrediğim

Varsın olsun sesinde sitem

Siren sesleri diner mi hiç mevsimin?

 

Coşkumsun inzivada saklı

Cesaretimsin esaretimin mizacı

Cahilce gezindiğim ne ki?

Cesurum cesur bazen bedbin

Gel gör ki seve seve hidayete eriştim

Emsalsiz bir d/okunuş gözlerinden akan

Devasa bir eklem ve denklem

Şiirin kemikleşmiş hazzına eklenen

Devri daimisin varlığın

Denk düştüğüm olmasan ne ki?

 

Sensin gözlerimin hapsinde

Sensin duygularımın hepsinde

Sensin sen tetikleyen yaşama sevincimi

Cüret ettiğim en heybetli macera

Ötesinde körüklü ruhumun izbelerinde

Teneffüs ettiğimsin

Dokunmadan ve ilişmeden

Ah, en güzeli değil mi ki uzaktan

Sevmelerin meali

Elbet cebbar yüreğin ihtilali

İhlal edilmiş sınırlarımdan taşan ırmağı

Hazanın

İrmik helvası kavrulan na’şımın

Üstünden binlerce yıl geçse bile

Yılmadan ulaşmadan dahi olsa sevdiğimsin

 

Közüm ve sözüm ve özüm

Kordan halesin

Körebe oynadığım değil

Körleştiğim bir zemin ki

Emaresi binlerce şiir nice yemin

Yeşeren yaşaranımsın

Yaşadığım kadar yasadığım

Yokluğunda dahi ölümden beterken her anım

Anılarımda saklı sihri

Atinin özlemini

Delik deşik yüreğimi

İlla ki sensin sen hizaya getiren

Sensin sen:

Öykündüğüm

Öldürdüğüm nefsim

Soluksuz kaldığım her nefesin

Alındığım kadar aldırmazsın

Aldırmadığım bir yassın yanaşmadığım

 

Yana yakıla yaşama telaşımdan öte

Ölümsüzlüğe nazire ettiğim her günümde her şiirimde

Çökmüş şebeke sisteminden yayılan dalgalar kadar

İçtiğimsin bir ömürlük

Solduğumsun yeter ki asılı kal yürekte

Saldığımsın ve salındığım

Savrulmuş ruhumdan topladığım

Gözyaşım

Matemime sırdaşım

Mealimsin ve mizacım

Ve mihrabım Mihriban’ım

Sensin sen mihenk taşım nirengi noktası yaşamın

 

Çınarım ve mehtabım

Kılı kırk yardığım

Ömrün son sekantında dahi

Ölümle yüzleştiğimde korkmama hali

Hanemsin ve hücrem ve mabedim

Sen benimsin ben

Bir an bile tereddüt etmeden yaşamak senden uzakta olsam bile

Beni bana kavuşturan bazen

Beni benden savuşturan

Yasağımsın ve ihlalim

İtibar ettiğim kadar hangi duyguysa imtina ettiğim

İması ve ifası ne mümkün?

 

Sensizliğin resminde ben sadece solgun bir gülüm

Gülümsememse an meselesi

Katık ettiğim her anı

Andaki mevcudiyetim

Yarını ihbar ettiğim

Atimsin, atam, babam,

Andığım anmadığım kimse kim

Bende derinde saklı kalan.

Sen benimsin benim

Bendeki tezahürü bu emsalsiz sevginin

Kıymetlimsin hatta kıyametim

Ben de seninim senin, sen nasıl ki benimsin benim.