Sen ve sen ve sen anne
Bir düşe mahal verdim önce.
Bir de sırasız gidişlere sayıp
döktüm.
Cebimdeki misketlerdi oysa bir bir
uzaklaşan.
Mevsimde saklıydı gövdem ve yıl
uğursuzundu ve uğurlu sayımdın en çok 13’ü sevdiğim çünkü ayın on üçünde
doğmuştun canım annem ve bir Şubat sabahı en çok da öykündüğüm sendin ve
öldürdüğüm tüm kötülükler doğurgan yüreğinde kimi zaman taşı sevip bağrına
basan bir kadındın sen ve tüm öğretilerinle yola düştüm ben ve yoldan çıkmadan
yaşamayı öğreten yolda her kaldığımda beni düze çıkaran elbet Rabbin izniyle…
Sözcüklerim acı ve ekşi bu aralar
Yüzümü buruşturduğum kimi zaman
Oysaki sözcükler benim ilk ve son
aşkım
Bazen tozutan ruhum
Bazen tozu dumana kattığım
İlla ki düze çıkan da hele ki sensen
Elimi tutan Rabbimin nezdinde
Önce Allah sonra sen, annem.
Kanamalı bir günün gövdesi delik
deşik
Matemin zuhur ettiği bir Ekim vakti
Göğe attığım her çentik ilk sırada
Kendimi yuhaladığım yırtık bir sayfa
belki de
Kızıp kızıp kendime, kaçıştığım
Mozaiğim ve manzaram ve mimari iken
Bunca yenilginin tesir ettiği ilk
bülten
Elbet alt yazı geçen yüreğim
İçimde atan, anne diye diye.
Varlığım ve sandukam
Varlıksızlığıma delalet tüm
yapmadıklarım, yapamadıklarım
Dilimlediğim ekmeğin rahmeti
Öpüp başıma koyduğum kutsal kitap
Ve ellerin elbet mis kokan
Nur yüzünde çizgiler
En çok gözlerinle gülen ilk insan
Elbet ilk gördüğüm yine sen
Görmediğim gün de uzak olsun benden.
Lacivert gecenin tarhında bir seyyah
kelimeyim
Bir o kadar sıfatlar addedilen
İsmimin başına
Artık kimse birbirine lanet okuyan
Bana ne, anne, demenin mealidir de
hani
Söylemediğim kadar yineliyorum seni
ne çok sevdiğimi.
Gözlerinde kaybolduğum tek insan
Aşkın neferi bir yürek ki matemin de
en üst katı
Doğurup seven, kol kanat geren
Küçücük bedeninde dünyalar saklı
Aşkın muhatabı elbet sen
Hem sen değil miydin sevgiyi, inancı
ve sabrı öğreten?
Günümü b/öldüm anne:
Sen ve sen ve sen.
Öğüttüm da içimdeki mevsimi
Oysaki yel değirmeninin ta kendisiyim
ben
Hurafelere inanmayan
Bilgiyi, rahmeti, memleketini ve
asaleti
Ruhunda taşıyan bir aciz kulum ki
Yetemediğim koca evren ve cümle âlem
Her neyse kıstası yanlışların
İlla ki doğruların peşinde
Bir ferman daha yazmanın güzelliği
Kalemin kalesinde saklı betim benzim
Beyazlığıma melekler kadar kefilim.
Bir nüans ise dudaklarından dökülen
Yorgun bedenin adımlayan rahmeti
Ezan sesinde saklı güzelliğin
Önce Rabbim sonra sen
Hazanda dahi mevsimin çağladığı
Kışı bahar eden en güzel iklimsin
Sevgiye denk düşen bir nefer ki
Yoldaşı insanın hatta insanların
Ne bedeller ödedin hem bir ömür boyu.
Basireti bağlanan bir gülücükse
aşarım da dağları
Duvarlara tırmanır vazgeçmem de
Vazgeçmekten vazgeçtiğim gün illa ki
Ölürüm defalarca üstelik diri tutan
bir yürek ki
Başımı her koyduğumda göğsüne
Susar da tüm sesler
Aşkın ilacı vefanın haşmeti
İbresi güven olan bir gölgede dahi
saklı iken nazın
Niyazlarında olmanın verdiği huzur ve
kıvançla
Eremediğim hangi mertebe ise
Varsın yok olayım uğruna öğretilerin
Seni senden öğrendiğim
Beni ben olduğum için seven tek
insan.
dost emeğine kalemine yüreğine sağlık selam ve saygılar
Çok çok teşekkür ederim dostum
Sağ ol var ol
Selam ve saygılarımla