Düşlerin tekmili birden bir de yaş
düşerken gözden bir de düşmeye gör, sen hani…
Sözcükler kutsalı yüreğin aşkın
örüntüsünde istila edilmiş varsa yoksa sevginin ihlali bazense ihmali.
Gün kaçtı gözüme gecenin de seyrinde
rast geldim kendime.
Miadı doldu mu sahi çocukluğumun
yoksa bir mizansen midir son on günde yaşadıklarım?
Kuru kuruya yazmıyorum yaşımla
suluyorum bu da yetmiyor…
Sulu sepken değilim olmamalıyım da ya
da sudan sebeplerle üzüldüğüm günleri mi özlüyorum anne ikliminde seken
yüreğimle?
Nazıma niyazıma katlanan tek kişi hep
dememiş miydi bana dirayetli ol, diye?
Ahkâm kesenlere dahi izin vermişken
geçmişimi süpürüyorum ve önümü de aslında gelecekten de çok şey beklemiyor
muyum hani?
Bir fısıltı bazen yürekten sızan ve
ansızın bir nidaya bir naraya dönüşen yüreğimin acısı.
Bazense bir vaveyla fırtına öncesi
sessizlik midir yoksa yanaştığım liman?
Hicri ve de hicvi mi ömrün ve
kutsalım ve yüreğim d/ağlanırken Rabbime anbean daha da yaklaştığım ki mecburum
yüce Mevla’m madem sensiz bizi yoktan yaratan ne olur son ver varlığını
sürdüren acılarıma ve anne acımı ertele ne olursun.
Kadere karşı gelemediğim kadar da var
hani ama dualarımı ve umudumu asla eksiltemem.
Kaç geceyi devirdim ya siren sesleri
ile.
Kaç ömür gitti artık ömrümden.
Her nefesini kontrol ettiğim nefsine
yenik düşmeyen bir azize adeta annem.
Gönlün hırçın dalgalarında durgun bir
göl misali.
Yoksa ömrün ihlali midir
yaşadıklarım?
Ne itiraf ne bir isyan ne de ikaz
lakin kader ve hayat yavaş yavaş da alıştırırken bu olası sona beni…
Ama hazır olduğumu söyleyemem tam
olarak ve biliyorum da hiçbir şeyin ve annemin eskisi gibi olmayacağını.
Sazı kırık sözü kayıp, hey, sen
sevdalı Çingene Kadın.
Çalgı çengi sustu mu nedir iyi de
daha demin çalıp oynuyordu insanlık.
Güdülerimin resmigeçidi.
Ölümün ya da ölme ihtimalinin
teşrifi.
Adına şiirler yazdığım ve yazdığım
her yazımı yayımlanmış iki romanımı adadığım kadın.
Gün reşit.
Acılar eşit değil lakin.
Ön sözü kayıp gönlümün son söz ise
henüz söylenmedi.
Sadece otuz saniye görmek adına onu
yollar devirdiğim.
İyi bir söz duymak adına doktorun
ağzından çıkacak her kelimeye kilitlendiğim.
Nankör nidalar var yürekte.
Nahoş sözcükler var metruk hanelerde.
Naftalin mi kokuyor yoksa sevgim iyi
de sevmenin vakti zamanı yok ki hem…
Hem ben sevmeyi iyi olmayı annemden
öğrenmedim mi?
Bil mukabil, sevgili kader yine de
bir ricam var senden eğer ki günaha girmeyeceksem…
Elbet kaderin gücüne inandığım kadar
Rabbime dönük yüzümle ve yüreğimle ve umudumla ben Mevla’mdan istiyorum.
Sayılı saatler olmasın yeter ki
varsın yerimde sayayım.
Yakut gözleri solmasın yeter ki ben
her şeye ve düne nasıl da çizgi çekerim.
Bir rabıta ki yaşam.
Bir rivayet madem mutluluk.
Bir rica değil basit addedilebilecek
çünkü haiz olduğum iman gücümle ben sadece Rabbimden diliyorum.
Hastane koridorları ve sterilize
edilmiş bir kıyafetle dokunmak istiyorum sadece dokunmak ve açsın diye
gözlerini nasıl yakarıyorum.
Sesi bağrımda bir yara.
Alamadığı nefesi adeta bir eza.
Yorgun kalbi ve de…
Telaffuz etmekten imtina ettiğim o
kelime ve kaderin ç/ağrısı.
Güleç yüzüne eşlik eden gölgeler dahi
umurumda değil.
Gülüp geçenlere kırgın ya da kızgın
dahi değilim.
Ama o giderse ben de giderim
kendimden ve Rabbim tövbe haşa elbet bilen sensiz ve dağına gör kar veren de.
Adımı belli belirsiz değil mırıldanmak
varlığımı dahi hissetmedi yanına gittiğimde ve bir kere daha anladım ki: ben
her zerremle hiçlik makamında salınmaktayım.
Nüktedan bir kelime değil noksan bir
hüküm imişcesine.
Meali de yok artık hiçbir duygunun.
Atarı da yok kantarı da.
Kemale mi erdim yoksa ani bir gidişe mi
odaklandım?
İyi de kaç senedir geçirdiği ataklar
ve kalp krizlerinde ve diğer hastalıklarından sonra ani bir gidiş, demem doğru
mu?
Güzel Rabbim, ben annemi çok sevdim
asla şirk koşmadım sana lakin annem, benim tutunacak tek dalım.
Her gidiş her veda erken elbet
bilirim ama bu bitimsiz acıyı ben daha ne kadar katlayıp da ütüleyeceğim?
Kat izi ile sevdiğim hayatı kat
iziyle yaşattığım duygularımı ve içten dualarımı.
Elbet emir büyük yerden ben kim
oluyorum da kadere ve gidişata dur, derim?
Mimlenmiş acılarım yoğunlukla yağan.
Mil çektiğim kalemin gözleri ve
yazmayı asla bırakmayacağım, diye ilk gün anneme söz vermişken.
Başarı addedilse ne olacak edilmese
ne ki çünkü yazmak benim yaşama sevincime ve umuduma eşlik eden ve her yazdığımı
annemle paylaştığım kadar kaç zamandır asla mümkün olmamakta bu durum.
Rabbim, sen bilirsin.
Rabbim, sen beni benden iyi bilirsin.
Rabbim, tek sığınağım Sensin.
Rabbim, sen koru ve kutsa annemi beni
de ve yad etmek dahi istemiyorum bu zor zamanları geleceğin dokusunda sadece
yarenim ve yârim annemden uzak kalmak istemiyorum ama…
O giderse eğer ki…
Ben gitmesem de…
Cennetinde ağırla bizi, yüce Rabbim
hem bu âlemde hem diğer âlemde…
Ve Sen koru beni ve tüm sevdiklerimi
dayanma gücü de ver diretemeyeceğim kadar da büyük bir acı iken içimde
çöreklenen…