Mahzun bir gülüşün sadakasıdır
yüreğimle verdiğim her selam ve geri dönümü umut olan sevgi olan.
Seyyah bir mizansenim ben sevgiyle
beslenen ruhumdaki kat izi acıların belki de en çok kendime meylettiğim.
Hüzündür beni pek çok şeyden yoksun
kılan ve marazi yüreğimdir aralıksız kanat açan evrene.
Gökte saklı bir salıncağım ben ve
işte uzamında duyguların şerh düşüyorum aralıksız hem evrene hem aşka ve İlahi
bir sancı peyda olan içimde elbet en çok sevmeyi sevdiğim ve yetmiyor bana
sevdiklerim ve aralıksız koşuyorum: kendime ve kabrime ama bu da yetmiyor ben
daha çok yaşamalı daha çok sevebilmeliyim elbet en çok kendimi ama farazi bir
ayraç b/ölüyor içimdeki kubbede.
Mevla’m ile her baş başa kaldığımda
kısaca hayatımın her anında saniyesinde.
Kendimden kaçtığım belki de
yüksündüklerim kendimle ilintili ve işte devasa bir parantez açıyorum yüreğimin
en ıssız ve kilit köşesine sanırım açtım açacağım ben bu kilidi ama ne kadar
uğraşsam da olmuyor ve gerisin geri gidiyor ayaklarım tıpkı şairin de olduğu
gibi: ‘’İçime ve dışıma kapanıyorum.’’
Kapkaçı duyguların ve kilitli
nüshalar bir köşede unutulmuş mühürler.
Çatık kaşlı değil kelamım sadece
kendimde yüzleştiğimde çatıyorum kaşlarımı elbet en çok hatta sadece kendime
çatıyorum.
Beylik bir rüzgâr değilim ben bilakis
hayli pervasız ve delişmen.
Sektiğim bir kaldırımda seksek
oynayan çocukları gözlemliyorum ama onların içinde değilim elbet yasak-savar
olmadığı için tabiatım ve ailem ne derse yaptığım için yalnızlığımı ben ta
küçüklüğümden bu yana kabullendim ve sokağa çıkmam yasak olduğu için ömrü
hayatımda hep topu kaç kere seksek oynadımsa artık ve uçurmadığım kuyruklu
uçurtmalarım sadece evin uzun koridorunda kâğıttan o minnacık uçurtmamı sözüm
ona özgürce uçurduğum…
Dünde olup biteni bu sefer kendi
ellerimle güne uyarladığım ve tadım kaçık üstelik adı da yok bu kaçışımın
sadece zemherilere uyandığım gecenin sabahında bir tiftik keçisi gibi yüreğin
yamacında sektiğim ve evet, ben inatçı bir keçiyim annemden aldığım genlerim ve
duygularımı gemlemekte de ustayım sanırım bu da babamdan bana miras kalan ve
peşinde koştuğum bir ömür…
Salkım saçak duygularımı sakladığım
ve mantığımla yaptığım izdivaç ve bir ömür kendime yabancı olmanın ertesinde
kalemle olan ilk tanışıklığımdan bu yana içimi deştiğim bazen bentlerden taştığım
en çok da kendimi aştığım ve de aşma gayreti içerisinde kılavuz iken maneviyat.
Verilen hükümler başım gözüm üstüne.
Tutulmayan sözlerse insanların
arkasına sığındıkları ve insan olmanın da meali iken dürüstlük ve içtenlik ve
işte ben şimdilerde seksek oynuyorum duygularımın eşliğinde ve dama taşı gibi
kullanıldığımın ertesi sadece borsada değer kazanan ve kaybeden hisse senetleri
gibi ihaleye sunuyorum duygularımı.
Kürediğim hayallerim.
Küstüğüm insanlar.
En çok da kendimi kastığım.
Kimliğime dair şifrelerin peşinde
koştuğum ve yüreğin skalasında saklı bir mahcubiyet ile yüreğimle evreni
teftişe çıktığım…
Teşrif eden gece.
Güne sarkan uykusuz saatlerim.
Devindiğim.
Daraldığım.
Bazense yere göğe sığamadığım ve
sözcüklerden kendime bir cennet inşa etmiş olmanın da ötesi kendimle el
sıkışmama vesile binlerce cümleye yüreğimi serdiğim.
Hüzünse huzura hasret.
Huzursa bana…
Benden başka nice ben saklı iken
içimde ve işte yeniden doğmanın müjdesini veren kalemim ve yazdıklarım bir de
yazılmayı bekleyen ne varsa belli ki sıramı savmaktır benim derdim demenin de
ötesinde sıram gelse bile öne çıkmadığım ve hep arkalarda kaldığım.
İşte hüzün tarifemde saklı bir
gülücüğe hasret yüreğin yongası bir şiire gebe iken gece ve sözcüklerin neşri
ruhun da nesri elbet esiri olduğum duygulardan kalıcı bir mutluluk yaratmak
adına canhıraş mücadele verdiğim…
Bir renkse içimdeki sızı.
Bir vaveyla ise sızan yüreğimden
sayfaya uzanan.
Bir sayfadan da öte huzurun ve
mutluluğun resmi iken yazdıklarım ve yazdığım ne olursa olsun hüznü bile
mutluluk bildiğim çünkü ömrüm boyunca hiç bu kadar özgür olmamıştım ta ki
kalemimle yolum kesişene değin ve şimdilerde kestirmeden yaşıyor ve ulaşıyorum
hayata en çok da kaderimin verdiği hükümlere şerh düşerken sözüm ona ne de olsa
yazdığım kadar yazgıma ve içimdeki bilinmeze odaklanıyorum ben mevsimlerden
hazan olduğumu bile bile hala da hayatı bahar olarak telaffuz ettiğim gerçeği
ile…
teşekkürler