İklimin n/azında saklıyım ve devasa
kelebekler konuyor yüreğimin uçuşan perdelerine.
Sözcüklerim kıyılmış.
Ruhum derdest olmuş ettiğim
yeminlerle haizi olduğum o nimet o şanlı duygu ve şen sesi çocukluğumun
bilinmeze hasretim ve bilinmeze gebe belki kırık belki kırgın ama yâd edilesi
güzelliklerle örülü içimin bestesi dünün şüheda öznesi…
Hazanım ben baharsa meçhul.
Uyumsuzum ben asla da uyduruk değil
hislerim ve yazdıklarım.
Kanayan bir şeyler var.
Kararan gök kubbe.
Karartma gecelerinde şakıyan bir
bülbülüm reddettiğim gül kimliğim.
Annem uyuturdu öncesinde beni ve
üzerime titreyen.
Şimdi ben onun üzerine titriyorum ve
her uyuduğunda yanına gidip nefesini dinliyorum ve dinliyorum da kâinatın
ç/ağrısını ve içimde kopan bir şeyler var:
Ah, ben o kadar dağınık ve kırgınım.
Yâd edilesi güzellikler yarenlik eden
kalem yârim bildiğim hayali sevgilim aslında her insanda ayrı ayrı rast
geldiğim güzellikler ve duygu infilakı.
Bir insana değil hasretim nicesine.
Bir yasta değilim ben binlercesi.
Bildiklerimi unutup yeniden
dolduruyorum belleğimi ve alt belleğim o kadar dolu ve yorgun ki:
Sistem çöktü çökecek.
Sinemde uyuyan serçeler ve evin
penceresini karargâh belleyen evin müdavimi dünya güzeli beyazdan da beyaz
kanatları ile yüzüne her baktığımda Rabbimi gördüğüm ve martı, su, diye
haykırırken adeta Rabbimin çağrısına vakıf oluyorum ve elimde ne iş olursa
olsun bırakıp göz göze geliyorum martıyla elbet annemin elinden yediklerini
ayrı duyumsayıp hamt ediyorum yüce Rabbime.
Kıvanç doluyum çünkü sevmeyi bana ilk
öğreten annem.
Her halükarda hüzünlü ve sıkıntılı
olsam da, öyle bir an’ a denk düşüyorum ki ve işte dünyanın tüm çirkinlikleri
siliniyor gözümde ve yeryüzünde içimde sakladığım cennette meleklerle ve
kuşlarla hasbıhal ediyorum.
Yüreğimin kırıntılarını sunuyorum
bazen gelen kuşlara ve onlar acıtmadan kanatmadan kanat açıyorlar onlara
verdiklerime aslında verdiğim çok şey de yok hani sevgim dışında ama dünya
güzeli kuşlar her şeyi söylüyor bana baktıklarında ve su içerken başlarını
kaldırıp Mevla’ma şükrederken ne var ne yok her şey siliniyor ve ayaklarım
yerden kesiliyor.
Bir hurafe değil yaşamak.
Bir rivayet hiç değil.
Mutluluksa çok yakın bazen çok ırak…
Ah, bir de yüreğimin kırıldığı yerden
binlerce kere kıranlar yok mu?
Üstelik sağımda solumda kim varsa
yakın bildiğim belki komşuluğun izini değil kötülüğün izini süren.
Adı olmayan insanlar sunuyorlar
zanlar.
Adı olmayan insanlara hatta tüm
insanlığa adadığım kalbimi onaran yeniden tabiat ve Rabbim.
Laf olsun diye sevmezken.
Laf olsun diye dilimden düşmüyor
Rabbim ve O, benim her an’ ımda saklı her anı’mda ve günümde yarınımda.
Sessizlik beni içine çeken ama
öylesine lanetli ve azgın bir insan topluluğu ki…
Adı insan.
Adı muhit.
Adı komşu.
Adı gençlik…
Kandile dahi saygısı olmayan ve
ellerinde içki şişeleri dağıtıp kıran etrafı.
Evet, ben İstanbul kızıyım.
Evet, ben zaten İstanbul’um.
Asil bildiğim şehir asi ve dengesiz
insan güruhları:
Yaşımda yasımda saklı hüzünle mutlu
olanlar ve avaz avaz açtıkları müzikten ezan sesini zor duyduğum.
Mükemmel bir insan değilim ve
mükemmel bir Mümin de olmayabilirim ama hüzün yüklü kalbimde ve maneviyatımda
bana güç veren sadece İlahi Güç ve kim ne yaparsa yapsın gücüme giden ne varsa
ve asla müdahale edemediğim ve işte insanların bana yaşattıkları bu gaipten
gelen zulümle ben tam teslimiyetimle Rabbime ansızın doğup ansızın uçuyorum.
Dilimde yüreğimde Besmele.
Her an O benimle.
Dünyadaki dengesizlik bir de Allah’a
şirk koşanlar ve sırf muhabbet olsun diye sırf eğlenmek adına aralıksız gıybet
yapan sözde insanlar.
Onlardan uzağım.
Onlara çok yakın.
Kalp gözümle eşlik ettiğim yaşam ve
yaşama hakkını bana veren sadece Rabbim ve benim mutsuzluğumla gözümden akan
yaşımla mutluluğun ve hazzın doruklarında yaşayanlar.
İstemsiz severken ben.
Ve birileri nefislerine tapıp istemli
bir şekilde zulmedenler.
Müslüman bir ülkenin evladıyım.
Atalarımın dünümün yadigârıyım.
Asker torunu ve öğretmen kızı ama tek
yapabildiğim sessizliğimi koruyup dualara sarıldığım.
Yalnızlığımın ırkı yok.
Acılarımın da.
Ben esen rüzgârım bazen içime.
Dış ses baskın ve haksız ama hak
iddia edemediğim düzensiz bir düzenek.
Eğlencede sınır tanımayanlar ve
mutluluğu içkide ve gıybette ve yalanda bulanlar.
Bir martı dahi bana İlahi Gücün
sonsuzluğunu hatırlatabilirken ben nasıl teslim olmam Rabbime?
Sözcüklerim yaslı yaşlı.
Aşkım derin ve kümülatif duygulardan
ördüğüm bir çelenk.
Sevmek ve dostluk ve içtenlik ve
insanlık ve komşuluk ve Allah rızası için yaşamak neden zor gelir ki insanlara?
Kayıtsız şartsız kabullendiğim
kaderim ve şükür doluyum bir o kadar hüzünlü ve kırgın.
Bir kuş kadar içten olamıyorsa
insanlar ve kuş gibi çırpınan yüreğimi de ayaklarının altında ezerken ben nasıl
nasıl sığınmam güzel Rabbime…
Gece oldu.
Sırtını örttüm acılarımın.
Gündüz gözüyle gördüklerim ayrı
gecede saklı sihirle boş sayfaya dokunmak ayrı…
Seni seviyorum güzel Rabbim ve bana
bahşettiğin her şey adına şükürler olsun yeter ki sakın bırakma beni ve tüm
sevdiklerimi.