
Şai̇rli̇ği̇n şi̇ari hazan makami
Buluta yakın bir sihirli d/okunuş,
ölümün seyreldiği saçlarına rüzgârın ninniler armağan ettiği.
Közündeki renklerin coşkusuna nail
sırdaş şiirler ve göğün de temennisi iken her yaş yüklü seyrelti.
Zamanın nutku tutuldu ve saatler
boykot etti mevsimi, dik yokuşlu vazgeçişlerime bir yenisi eklendi ve
d/okuduğum desenlerinde yanık türkülerin mecazi bir firarı tetikledi içimdeki
devasa yakarış.
Akamadığım kadar doluyum.
Dolmadığım kadar da boşluğun hicvine
tanıklık ettiğim ve perimin sükûnuna hayranım: ben ki her asi baş kaldırışımda
sudan sebeplerle ölmeyi kolaylıkla dilediğim mavi ve asi rüzgârın kâkülüyüm her
sedada bir sanrıyı yolcu eden ve her efkârda yürekte biten bir ot gibi belki de
semazen bir yakarış benimki Hakkın nezdinde var oluşun da açılımı uykularımın
b/ölünüp gözlerimi seslere açtığım oysaki ev de evren de bomboş ve köpüren
sözcükler atlas yüreğime nazenin dalgalar sunuyor.
Bir manivela öykünmekse sevdaya.
Bir yakarış adeta şiirlerin asla
yosun tutmasına izin vermediğim ve her yeni güne şiirle karşılamak adına
masanın başında yetim bir firarı dillendirip aslında Hakkın rahmetine kavuşma
isteğim elbette asılı kaldığım o ipin ucu da çoktan kaçmışken.
Bilinmez tetikliyor bunca hüznü ve ben
şapka çıkarıyorum her yenilgime ve ne zamanki iblisin ateş saçan gözleri düşse
usuma sabrımı yüklenip daha çok sevmeye ant içiyorum süre gelen bir sorumluluk
elbette göğün de temennisi saklı tuttuğum mavi’den üreyen bir nedamet.
Farklılığın bir koz değil de bir k/öz
olduğu.
Yarım ağız sevdiklerini s/avunan her
gölgede biliyorum ki; inanç ve söylemlerinde asla samimi değiller.
Köpüklerden kendime yaptığım bir
mabet ve kalemin dokunuşu ile pencereler inşa ettiğim bir de tek kapısı olan ne
de olsa girip çıkmak istemiyorum ben bu kalem-evinden.
Duvarlarda dizeler asılı.
Diz dizeyim inancımla çıktığım bu
yolda, bir düş’ü kundaklayan sefil varlıklarına acımasız insanların her ses
çıkaramadığımda biliyorum ki içimdeki bu yazma dürtüsü ile üstün geleceğim bunca
zulme.
Ektiğim her duygu illa ki sağanağın
rahmetine muhtaç tıpkı benliğimin ihtiyaç duyduğu ve her matemde daha çok
sarılıyorum ve ar bildiğim gölgeme bile meczup bir dille sahip çıkıyorum: o
kalem-evimde satırlar benim döşeğim; dizeleri sıraladığım şiirler ise
sandalyem, koltuğum.
Şiir sever yürekleri davet ettiğimde
illa ki icabet edip bu gönülden gelen davete asla yalnız bırakmıyorlar mahzun,
yaralı şiirlerimi.
Bazen bir vecize içimdeki hüznü dahi
istismar eden ve yalın olmayı sevsem de bunca kinaye içimi burkuyor.
Sözcükler illa ki yastığım ve ışığı
da asla kapatmadığım ne de olsa yüreğimin farları ile kalemin o mucizevî
birlikteliğine illa ki Tanrı sahip çıkıyor.
Mevsimin özründe saklı iken acılar
aslında bin bir yeis ile mevsimsiz kala kaldığım bu serin Eylül akşamında, daha
dün evime konuk ettiğim güneşin nereye kaybolduğunu soruyorum yağmur
bulutlarına ve ahmakıslatan rahmeti yine bizzat giyiniyorum ne de olsa yüreği
ısıtan da ıslatan da illa ki hazan yapraklarına bezediğim duygularım ve sahipsizliğimle
sahipleniyorum her duyguyu ve her düşen yaprağı.
Solumun mizacında yatan bir damla
niyaz ki içine dünyaları sığdıran.
Sağımdaki sarkıttan damlayan buzun
yanan feri yine buzu da eriten en zalim yürekliyi bile mülayim bir insana
dönüştürebilecek azaba yatkın hüviyetimde bir fırtına kadar dinginliğime rest
çeken vahşi doğasını zulmün kelimelere döküyorum ve öpüp da başıma koyuyorum
kutsal kitabın bana sunduğu huzurla kulluğuma riayet etmenin mutluluğu var pek
anlaşılmasam da kimi insan tarafından biliyorum ki safiyet yüklü ruhumdur İlahi
Aşka delalet.
Kaybolan bir öngörü kimi zaman ya da
yenik düştüğüm b/akışlar lakin başım dik yürümeyi de saklı tutuyorum ne zamanki
kalem-evimi getirsem aklıma.
Şairliğin şiarı hazan makamı.
Sabrımın da uzamı İlahi bir
d/okunulmazlık ki her rest çektiğimde kötülüğe kazanan taraf kendini illa ki
belli ediyor.
Çıtkırıldım bir dal olduğumun da
bilincinde başka yükler asmıyorum içimdeki çınara ve maviden bir bulut
konduruyorum kalem-evime her b/aktığımda onun da bana aktığını bilip özümle
sözümü bir tutmak adına uzandığım bu dingin güzergahta bana sahip çıkan İlahi
Gücün hatırına yeniden çiziyorum rotamı mevsimsiz bir kayboluş ve acı yüklensem
de yeniden yazıyorum fermanımı ve göğün tüm neferleri baş ucumda kimselere
görünmeyen; kimselerce duyulmayan.
Yıkıntılardan çıktım ve enkaza
dönüşmüş ruhumdan mademki yeniden bir dünya inşa ettim, adı neden kalem-ev
olmasın ki? Ve kendim gibi şiir sevdalılarını yüreğime davet ettiğim ve tüm
içtenliğimle sevip saydığım.
Sandığımdan çıkan o kumaşı ise
pencerelerine perde diye takıyorum kalem-evimin ki bizim gibi olmayanlar tanık
olmasın bu gönülden yapılan muhabbete ve şiirlerin de baş tacı olduğu ve pırıl
pırıl parlayan bir avize gibi tepemden nur yağdığı yine gönül dostlarından bana
uzanan o köprüde ben mahşerin provasını yaparken her yeni acımda her ölümü
yeniden tattığım lakin bilinmezin ve umudun izini sürüp de düşmüşken huzurun ve
İlahi Aşkın peşine elbette içimde saklı tuttuğum sevgimle neşreden her yeni
günü armağan ettiğim şiirlerime.
dost bu güne düşen güzel eserini cani gönülden tebrik ederim selam ve saygılar
Değerli dostum teşekkür ederim. Eksik olma. Selam ve saygılarımla
Değerli Seçki Kuruluna çok teşekkür ederim
Güne yakışan yazıyı ve yazarını tebrik ederim yüreğine sağlık arkadaşım sevgilerimle...
Güzel yüreğine çok teşekkür ediyorum sevgili arkadaşım. Sağ ol var ol. Hep hep sevgimlesin
Ektiğim her duygu illa ki sağanağın rahmetine muhtaç tıpkı benliğimin ihtiyaç duyduğu ve her matemde daha çok sarılıyorum ve ar bildiğim gölgeme bile meczup bir dille sahip çıkıyorum: o kalem-evimde satırlar benim döşeğim; dizeleri sıraladığım şiirler ise sandalyem, koltuğum.
Şiir sever yürekleri davet ettiğimde illa ki icabet edip bu gönülden gelen davete asla yalnız bırakmıyorlar mahzun, yaralı şiirlerimi.
Yüreğine sağlık arkadaşım sevgilerimle...
Hoş geldin sevgili arkadaşım. Çok teşekkür ediyorum tüm yüreğimle. İyi ki yalnız değil yaralı şiirlerim.
Tüm sevgimle gönül bahçene