Card image cap
Sahi̇ kaç b/ölüm?

Her b/ölüm, irsi düşlerin yaratısında devasa bir çatlak elbette ayrışan göğün kanatlarına takılı aylak imgeler ve şimdi düş pazarına düşüp de yolumuz, tırnaklarımızla kazıdığımız her ömre ayrı değer biçiyoruz ve sözcüklerin d/okunulmazlığını ilan ediyor tanrısal iç çekişlerin de tuzağında ürkünç yüklü satırlar mezar k/azıyor ve eksiliyoruz üçer beşer.

 

Satırlarda kanlı imgeler sırıtıyor ne de olsa ölümün pervasızlığı baharın gelmesiyle heba olan bir güzellikte ölüm b/ölüm adında parselleniyor hayatlar ve kişi başına kaç dekar acı ve hüzün düşüyorsa yorgun atıflarda bulunan melekler derinlerin mealini kazıyorlar not aldıkları günahlarımıza yeni artı parantezler açıyor üstelik de hiç kapanmamasına.

 

Kapan kurulan nice köşe başı ve dünya ahalisi kanatsızlığa yüklenip sadece tepiniyor.

 

Irkı yok işte ölümün; dili de yok.

 

Bir çocuğun ah’ını alan sonra da toprakları kana bulayan düşman asılsız ihbarlar yenik düşüyor ve sofu yüreklerde deyişler s/alınıyor ve g/öç dalgası.

 

Kara kuru imgeler semiriyor tıpkı acının böldüğü hayatlar gibi.

 

Dünya liderleri teyakkuzda ve sonlanmayan bir taarruz.

 

Coğrafyalar kanarken için için şimdi salgın tüm dünyaya egemen ve g/örücü misafirler ilk kez ölümün izdivacını talep ediyorlar bin bir emekle büyüyen insan ırkı bir salgında bir kefareti ödemenin ayracının peşinde.

 

Sırıtan iklim ve devasa kanatları ölüm meleğinin.

 

Yarası olan olmayan gocunuyor çünkü emsalsiz bir emir kipi adı b/ölüm olan üstelik nereden bölüneceği de belli değil hanelerin ve vücutların ve tokat yemiş ruhların mezesi akılcı bir disiplin gerektirse de bu güne değin katlanan roller asla masum değil ve asla da yarınların hayalini kurmuyor insanlar sadece sağ kalmayı temenni edip o kahpe egolarına yenik düşmenin çok ötesinde telaşla sığınıyorlar karanlığa ve girift hanelerinde bir tür s/avunma mekanizması gizlendikleri her izbede de peşinde ölüm meleği özellikle kundaklanan bakir düşler ve çalınan nice hayat ötesi var ya da yok elbet beklemede Tanrı.

 

Aşkı parayla ölçen deyişler iç geçiriyor ve kimlik derdinde olan imler safiyet yüklü göğe bakamıyor dahi ne de olsa korku çok ağır bir yük tüm dünyayı tehdit eden ve karabasanın nereden devreye gireceği de meçhul lakin rüyaların da debdebeli seyrinde sadece siyah başrolde.

 

Günü kurtaran geminin kaptanı.

 

B/ölen hücreler yaygarayı da koparıyor.

 

Titrek bir sis bulutu aslında ruhların karanlığı kararlı bir şekilde ölüm kelimesini telaffuz etmeyip kendilerine sonsuz bir refah ve ayrımcılık biçerken hesapta olmayan bunca günahın maliyeti biriken faiziyle devrede ve aralıksız nöbette.

 

Çukurları örten canlılar hele ki bir kedi bile dışkısından utanıp on gözlerden sakınıp saklarken cellatlar bu güne kadar hesapsızca öldürüp kendilerini garantiye aldıklarına bir o kadar kani iken nihayetinde devreye giren İlahi Adalet sabrı tükenip de peyda olan bunca yarayı bir kalemde yok saymak adına insanlığa musallat olan bu derdin de dermanı addedilen elbet tevekkül yüklü yürekler ve yine temizliğin imanda geldiği gerçeği ile tüm dünyaya örnek.

 

Sadece kanayan coğrafyalar da değil…

 

Açlıktan kırılan insanlar dahi dikkatleri üzerine toplayamamışken herkes derdine yanıp sadece dünyada kalış sürelerini uzatmak adına elini eteğini de çekiyor hani suçlarından; suç unsurlarından ve suçları için af dilemeyi akıl dahi etmeden korkak bir halde sıvışıyorlar meydandan.

 

Ya, meydanda kalanlar?

 

Ya, varı yoğu sırtlayıp da karanlıklarda kendine ışık arayanlar?

 

Elbet saf tutulası bunca harabede esen rüzgârın üşüttüğü yüreklerden de kötüsü günahları için vicdan azabı çekmeden sadece hayatlarını garantiye almak isteyen isimsiz insanlar.

B/ölüm.

 

Kaç adetse artık ve adetten taziyelerini filan da sunmuyorlar gidenin ardından kısaca huzursuz ruhlar hegemonyası.

 

Emsalsiz bir korku ve panik.

 

Duygulardan arınmış ve acımayı, merhameti hayatından çıkarmış isyankâr ruhlar sadece kendileri için diliyorlar hayatta kalmayı üstelik örtüşen tüm duyguları bir şekilde hayatlarından çıkarıp da gözleri iyice korkmuşken.

 

Kuyruk uzadıkça uzuyor.

 

Ağlayan insanlar artık suskun belki de kaybettikleri yakınlarına kavuşmanın hayali ile de korkmuyorlar ölmekten.

 

Hele ki tevekkül yüklü nice insan kadere sığınıp kederlenmeden hayatlarını eskisi gibi idame ettiriyor belki daha dikkatliler özellikle hijyen konusunda ve tedbir almaktan yana gayet rahatlar ve asla da hırslarının esiri olmadıkları için aylarca yetecek stoklarla hicvetmiyorlar ölümü.

 

Nefsine esir düşen zaten yol ayrımında ve inançsızlığın içlerinde yarattığı o kaos ve çoktan gömüldükleri mezarları asla da çiçeklerle süslenmeyecek ve ihtişam ile geçen ve de geçeceğini umdukları hayatları da tehdit altında.

 

Sahi kaç b/ölüm daha eşlik edecek insanların hayatlarına da bir ayraç koymanın bedeli ile ödenecek mi günahların kefareti ve işte rüzgarın taşıdığı acılar açısı olmayan bakışların da sürüklendiği bir yalnızlık ve belirsizlik içerisinde daha ne kadar devam edecek?

 

Takdir-i İlahi.

 

Mevcudiyet ve terk etmemek adına bedenlerini ne de olsa çıplak kaldıklarında ruhları onlara yaptıkları her zulmü ve katıksız nefretlerini fazlasıyla hissettirecek çoktan hapsoldukları mezarlarında korkuttuklarından da fazlasıyla korkmaktayken ve kaçamadıkları o kadar aşikâr ki elbette uzak durdukları iman gücü, inananları sıkı sıkıya sarıp sarmalamışken…