Perdelenmiş göğün emaneti bir gülüşe tamah ettiğim kadar sevebildiğimin uzantısı hatırına sevdanın metruk hecelerden firar eden notalar gibi şarkılar gibi içime esen rüzgârın ve sözcüklerin tutulmasında saklı iken gün doğumu.

 

 

 

 

Meali yitik bir günce

Sözsüz ve sessiz ve ıssız verilen hükümler

Göğün örtüsü üstüme örtülü

Nifak sokanların dinmeyen gürültüsü

Bense sessizce sever ve yaşarken

Kimi insan hicabın b/eşiğinde

Frapan ruhlar kazan kaldıran yeniçeriye uzatırken elini

Yan çizen rüyalardan sarkan bir dinamit lokumu gibi

İçimde patlayan acıların hikmeti.

 

Pimini çektim çekeceğim ruhumun

Pili bitene değin beynimin

Zaruri olan ne var ne yok, hasılası ömrün

Havsalamdan taşan döngünün

Muhtevası bir resim gibi recim edildiğim

Hataların bekası

Aşkın hatırına varsın soyutlansın ruhumun

Dinmeyen nazı niyazı…

 

Pişekâr bir hükümdür verilen ve ansızın

Sirayet eden gecenin tenine

Damgasını vuran zifiri karanlığın

Her basıldığında da bam teline

İfrata kaçan bir coşkunun da müdavimi olduğum kadar

Acılar azar azar sızar

Ruhumun eşkıyası başına buyruk

Sevdalandığım kalemin

Her edasında saklı hatıralar

Veda eden güne taziyelerimi sunduğumdur

Madem keder

Kaderimin değişmez yol haritası

 

Elbet ruhum katıksız acı çeker

Her ihlalinde mevsimin

Her işgalinde yüreğin

Her intişar

Her deyiş ve sözcükler

Kanayandır kanatanlara aşikâr

Elimle sunduğum yüreğim ve yaralarım nasıl da kabuk bağlar

 

İçtimada geçen ömrün bitimsiz vardiyası

Eşlik eden yerin göğün sesi sözü ve sazı

Ve seması aşkın

Kayıplarım kadar kaybettiğim

Kayıp addedilen hangi duygumsa bir şiire göç ettiğim

Elbet cihandan ve zalimden aldığım öçtür

Hayatın idamesi sakar sevdamla

Çömdüğüm göldür

Hali hazırda huzura delalet bir ömrün olmaz mı sakıncası…

 

Dipte biriken tortu misali

Derinlerde yaşıyor olmanın kaidesiz rüzgârı

Ve işte ruhuma ekilesi bir beyit bir dikit

Salkım saçak yüreğin ederi

Varsın olmasın da arsız sevginin eşlik edeni

Beşiğimde saklıdır rüzgâr

Algı eşiğinde rast geldiğim yüce Mevla

Okunası her hutbe her sure

Yüzümde açan güllerden serdiğim bir hoşluk

İçine doldurduğum kadar boşluğun

Varsa yoksa aşka ve umuda tekabül ettiği

Atılası her nutuk değil de hem

Nüktedan yüreğimin sevinci ve zaferi…