Düşlerim tekin değil bu aralar ve
miskin bir yalnızlıkta esen y/el gibiyim…
Aşkın mefkûresidir hüzün lehçem
Ve kapı aralığında saklanır mizacım
Debdebeli bir var oluştur benimki
Yok olmaya meyleden ruhumun fişte
unuttuğum
Ütü misali usulca konarım yeni güne
Yâdım dün yarenim kalem
Yağacak yağmura özlemim
Kuraktır İstanbul gibi mutluluğun
toprakları.
Beşiğimdir kırık
Yüreğimdir kırılgan
Uçuşan saçlarıma değer zambaklar
Değer mi sahi değer mi beklemeye
Dağları aşan dertlerimi dizdiğim
kahve tepsisine
Söyle doğruyu söyler mi fallar?
Fidan boylu bir sevdiğim var
Adı aşk adı anne adı umut adı çekince
Şekillenen duygularım
Sabahın köründe yağar nur haneme
Haremse solgun
Yalnızlığım kesin ve doğru
Duymaz da bir Allah’ın kulu
Mademki firar edecektir ruhum
Bedenim zıpkın
Bedenim yay gibi
Beylik bir ölümden ziyadesi
Hayal gibi
Mutluluğun öfkesi
Belki de diri diri gömüldüğüm
Acının ukdesi
Kardıkça toprağı s/üzüldüğüm
Bir buluttan diğerine
Bir de yerden göğe konduğum
İlahi sarnıcım gözlerim
İdamesi hüznün nasıl da kefilim
Günüme ve dünüme beyitler serdiğim
Ayaklarının altına ümidin
Beti benzi atan şiirin hikâyesi
Kardığım kadar kalemi
Kandığımdır iç sesim
Olmaz mı kaderin müdahalesi?
Taş kalmaz taşın üstünde
Taşlandığım imbat geceleri
Aşkın şahikası bir kimlikle
Tavaf ettiğim kâinatın yıldızıyım
madem
Türbe misali içimde devinen
Sevginin ve inancın yeli
Aşina olduğum kadar acılara
Bakaya kalan yüreğim nasıl da nasıl
da
Dünlere ve yarınlara
Müptela.