Ulvi bir renksiniz: sizsizliğin balçığında saklı yüreğim ve tembihliyim mirasımdır genlerimde saklı sessizliğim…

 

 

 

 

Yüz bulmadım bulmayalı sevgiden

İrkilen bir engebedir saklı içimden

Firar eden o tek kıvılcım…

B/akınız gözlerime, göreceksiniz

Uzaktan sevmenin aslında bir yenilgiye denk düştüğünü

Üstüne üstük yanılgı addedilen

Asalet ve sessizlik nasıl ki tinim

Tenimde gezinen yıldızdan sorun beni

Vakur yalnızlığım ve sitemim kendime

Diskalifiye olmuş bir mehtabın son karesinde

Saklıdır uğradığım hezimetim.

 

Kıyıldıkça içim, yazarım

Yazdıkça severim

Sevdikçe kendimden kaçarım

Latif bir esintiyim ben

Mentollü tadında aşkın

Meali hüzün olsa ne çıkar hem?

 

Demlendiğimse bir kırlangıcın kanadına konan leke

Lütuf eden sözcüklerden yana derdim

Densizliğim ve dertop olmuş benliğim

Kuluçkaya yatan kuş gibi

Ben aşka ve şiirlere gebeyim

Galip geldiğim nerede görülmüş ki…

Gıybetin hasını mademki ahvalim uydurmuş

Uydu misali yalnızlığa

Sökün eden sözcükler bir batında

Doğan güneşe ve aya

İtibar edilesi bir iklim olsam ne ki?

 

İmha edemediğim kadar nefreti ve öfkeyi

Ve insanların içinde saklı cehennemi

Umursamadığım kadar…

Bir başıma derdest

Hazanda saklı adeta bir meziyet

Buyuran madem kader

Eziyet babında yürüdüğüm şu yolda derbeder

Kılındığım kadar

Kıymetim nasıl ki bilinmedi ezelden

Kıyama durduğum her sabah ve her bahar

Uyruğum ve ulağımdır

Rüzgâr.

 

Devasadır kehanetleri evrenin

Derdime derman olan kim sahi?

Kimsesizliğimle övünürüm

Masum ve sadık ve tapınan bir kulum

Rabbine âşık;

Aşka sevdalı

Kuruntularımdan arındığım kadar

Kutsalım varsa yoksa aşk ve Mevla…

 

Kuduransa iblis şerrine lanet okuduğum

Şerh düştüğüm ömre açtığım her kayıt babında

Şiir denen evrende gezindiğim

Kabul görmesem de cihanda

Cihadımda saklı yalnızlığım ve asaletim…

 

Top yekûn firar etti edecek ruhum ve kalemim

Endamlı bir v/eda uğurlaması nasıl ki layık olmak adına Mevla’ya

Estiğim ne ki?

Esemesi okunmaz kiminin

Esaretini bu gizemin

Sonlandıracak elbet kader

Boynum nasıl da kıldan ince

Bodoslama sevdiğim içimden akan bir nehir gibi

Nahif yüreğimin bir amblemi adeta.

 

Yasıma razı

Akan yaşımı da görmez bir Allah’ın kulu

Aktığım ve ak alnım

Amadesi mevsimin

Azat edilesi bir köle gibi

Ölü nefsimin

Ardından son nefesime kadar da pes etmeyeceğim.

 

Nazenin ve latif hülyalar cenneti

Nasıl ki saklı içimde

İsimsiz cisimsiz sevdamın asaleti

Nasıl ki eser ta derine

Devam ve davam ve duam

Yalnızlığın nezdinde

Solan güne vedam

Vadem dolmadan

Tutacağım da vaatlerimi.

 

Kerevite çıkan Peri Padişahın kızı misali

Varsın bilinmesin ismim cismim ve kıymetim

Kıyamda saklı bir rüya

Gölgeli yolunda yürüdüğüm olsa ne ki dünya?