Card image cap
Özrümle geldi̇m huzuruna yeni̇den

Özrümle geldim huzuruna yeniden: yenik düşmenin tecellisi imiş saklı içimde o yitim bir de kaybettiğim ritmine ömrün kılıf biçtiğim.

 

Aşkla erdim güne, Rabbim: aşka solduğum bahçemde közümde saklı tutarken günümü, öğütüldüğüm gecenin ertesi günde devrildim hece hece.

 

Kelimeleri evim bildim madem.

 

Matemi kabrim bildim sayesinde kaderin.

 

Sonramı kucaklamak yerine öncemi savunduğum mezar taşıma atıfta bulunduğum bir isyanın üstünü toprak ile örttüm.

 

Yanmayı ben diledim.

 

Yanmamı sen istedin madem.

 

Kıblemde tutuşan gölgeme itirafta bulundum ve dışlanan varlığımla uzlaşamadan yenik düştüm düzene.

 

Dün de böyleydi bu gün ise daha beter yine de beterin beteri vardı, demenin meali iken çözemediğim o gizem çıktım huzuruna gecenin ve bilinmezin ve bil ki kendime ettiğim onca sitem.

 

Sekansı olmayan bir zaman dilimiyim ve yarından umudunu kese en çok da sevdiklerinden ayrı düşmemek adına kendine bir son dileyen.

 

Göğün fermanı idi başucumda inen meleğin indindeki o yürek ve benim yüreğimin de tek sahibi var iken.

 

Çok oldu mutluluğun dolaylarında tavaf etmediğim belki de açmayı unuttuğum her parantezde saklı idi fermanım ve veda hutbem.

 

Sığındığım tek liman ve de nazlandığım ve senin yolunda kim ise Allah dostu, diye yakasına sarıldığım.

 

Rahmetin efkârına vakıfım, Rabbim ve acının izdihamı ile kendime hem yakın hem uzak bir de insanların kurduğu o tuzak yok mu tıpkı iki elim yakanda, diyenlerden kesmişken umudu.

 

Yolum belli, istirham ettiğim niyazlarımda saklı benim suçlarım günahlarım en çok da kendine yabancı en çok kendine yakın artık nasıl bir ikilem ise hem kendime dost hem kavgalı.

 

Göğün tutanaklarında elbet saklı adım ve kaydım ve ben bir düş meclisinden çaldım kendimi en çok da kendimi düş bildiğim belki de düşkün mizacımla sadece senden dilediğim.

 

Her yanlışımla doğrularımı öldürdüm ve her doğrumla yeni yanlışlara yol açtım ne de olsa yolsuz kaldığım bir günün ertesi idi hayata isyanım ve hurafelerden çalıntı tabiriyle o nazireler akla zarar duyduklarımla yüreğimi ve mazlumu daha da yaralayanlar.

 

Yıldız kadarım.

 

Ay kadar da parlak.

 

Gecenin ta kendisiyim belki bir mum olmanın verdiği er(i)mişlikle kendine tutsak.

 

İhya edilesi hayatların girizgâhında yol haritam ve yoldan çıkanların yüzünden mutluluk hep mi haram, demenin verdiği acıdır yüreğimdeki yarayı daha de deşen ve sabahın köründe geceden kalma hüznüme ortak iken sen ve sevdiğim tüm insanlar.

 

Acıların açısında bir paralel evren iken içimdeki eksen ve miadı dolmuş zamanın iz düşümü iken dünde biriken hüzün ve izdiham ve işte yol haritam ile kendimi aradığım belki de atılan her konumu kaybedip sana içimi açamadığım o özlemle sadece sana varmak iken muradım üstelik sevdiğim insanların acısından uzak olmanın hatırına kendime savaştığım ve ölümü dilediğim bir hazan gecesinde, muradım iken dirlik, birlik ve umut.

 

Her mizansende kaybolan bir şeyler var illa ki ve çizdiğim her resimde asla kendimi göremezken sevmeyi ben mi istedim dercesine yakınlarıma duyduğum sevgi ve hasretle şimdiden figan olmanın verdiği o rehavetle kendimden uzak bir düzlemde aslında neye denk düştüğümü insanlara bir türlü ifade edemezken.

 

Ve bana açtığın sayısız kapıdan girip de çıkıp ansızın çarptığım kapılardan bana miras kalan onca hayal kırıklığı:

 

Geride bıraktıklarım, kaybolan hayallerim bir de gelecek vaatlerim elbette içimdeki çocuğun elindeki oyuncağının her alındığının ertesi eşlik eden gözyaşlarımı senden başka kimsenin görmediği ve silmediği.

 

Öylesine beklenmedik anlarda varlığınla karşı karşıya kalıyorum ki aciz varlığımla ne büyük bir aşka düştüğümü günbegün daha da iyi anlıyorum.

 

Ne Leyla olabildim ne de Mecnun’un peşine düşebildim: varsa yoksa yetim düşlerim bir de yetim kalmışlığımla en çok da anneme sığınmışlığım ve tüm dileklerim onun adına bu yüzden arkada kalmaktansa ölmeyi diledim ansızın ve bunu beyan edip akabinde rahmetinden uzak düştüm bir anda.

 

Ödemekse bedelleri başım gözüm üstüne lakin günahsız hangi kulundan farklıyım ki? Ama sen biliyorsun farkımı ve bunu bilmesine izin veriyorsun seçilmiş insanların ki Allah dostu bildiğim bu gönül dostları aynı zamanda dualarımda saklı tuttuğumun da müjdecisi illa ki varlıkları ile bana umut ve huzur veren.

 

Ne beşeri bir aşkın gayreti içerisindeyim ne de geçici bir zenginliğin ve biliyorum ki gönül gözümle ben zaten senin zengin kullarından birinim.

 

Şimdimden yoksun kılma beni.

 

Dünümle de cezalandırma.

 

Ve pişmanlıklarım, hayal kırıklıklarım asla da kimselerin kalbini kırmak istemezken bir de yanlış anlamlara denk düşmemek adına biteviye kendimi sorguladığım ve peşi sıra koştuğum hayallerim.

 

Ne yakınım kendime ne de ırak.

 

Ne vakıfım hayatın renklerine ne de tekdüze bir rengim.

 

Karanlığa denk düşsem de kimi zaman ben aslında gökkuşağının ta kendisiyim ve buna vakıf olan sadece sen iken biliyorum ki eşsiz rahmetinle ben inançlı bir kul olmaktan asla taviz vermeyeceğim.

 

Yoluma çıkan tüm engeller.

 

Yoldan çıkmamı bekleyenler.

 

Gözümden düşen yaşlar ve de nice zalim insan.

 

Gözümdeki iris’te saklı keramet ve içimdeki bitmek bilmeyen o coşku.

 

Rahmetinden alıkoyma beni ve asla beni sensiz bırakma.

 

Senle varım ben, Rabbim: sensizliğin adını bile anamam.

 

Yeter ki sen de hep an ben adımı ve ben adımlarken bu hummalı yolu koru beni tuzaklardan ve hükümranlığındaki tüm canlıların şerrinden de koru.

 

Adını anmak aşkın ta kendisi ve seni hep yanımda hissetmek.

 

Günahlarımdan arınmaktır benim ikbalim ve duaları bitimsiz yeter ki bırakma elimi Rabbim ve azat et beni kötülüklerden.

 

Zanların bitiminde ben bir mazlum.

 

Ziyanların gölgesinde ise kazandığım kocaman bir inanç.

 

Şükürler olsun günüme ve bitimsiz yürek sesime.