Bir hümayunsa çöreklenen geceye
Yazmak ne ki öncemde asla var olmayan
bir neşe.
Mevsimden öte mevsimsiz iken şiarım
Ültimatom kadere de elbet yok
itirazım.
Tapusu bende sevginin ve de şehrin.
Şiirlerle ördüğüm dalgalı saçları
aşkın
Sancılı bir gülüşse içimde saklı
nazın
Elbet bitmez acısı.
Çemkiren iblise duyduğum öfke
Elbet yıldıramadı beni sevmekten de
öte
Sahiplendiğim bir duygu ki umut
Bata çıka yol aldığım ufkun
Hala saklı tuttuğum şeceresinden
Firar eden bir nota gibi
Salınan ruhumun rotası.
Beylik bir esinti boğaza nazır
Sönük bir ateş içimde saklı aşkın
hatırına
Şevkle yazdığım üç beş satır
İyi ki de yalnızlık var.
Kader iken deşifre eden kederi
Renklerin biri sönüp biri yanarken
Sönmedi gitti yüreğimin feneri
Sancılar dalgalandıran ruhumu
Sanrılar tutuşturan varlığımı
Acıyla kıyama durduğum her dua vakti
Ölüp gitsem erkenden ne ki?
Hüzün coğrafyasına işaretlediğim
Dağlar, tepeler.
Ovası yok hani içimdeki sefil ülkenin
Bir denizsem sevdalandığım kendi
sesim
Bir bulutsam uçmalara doyamadığım
Bir ruhsam
Bedenime sığamayıp sonsuzluğa firarım
Elbet saklı Allah’ın nezdinde
Gözümü sakındığım kimse
Saklı yürekte, dilimde
Mayhoş rüzgârın çapkın uğultusu
Taş olsa çatlar içre dönük bekleyişin
Zaman zaman tutulan nutku.
Sihirli bir küre adeta kalemim
Dokuduğum, söktüğüm kumaşı adeta
yüreğin
Hala sakin kalmayı başaramadığım
Sözcüklerimle yatıp dokuz doğurduğum.
Mevsimin nazlı şeceresi
Bir dokun bin ah işit misali
Sökün eder de eder iç sesin cırtlak
hevesi
Hala meşgule verdiğim mutluluğun
Zaman zaman tükenen nefesi.
Rivayet o ki;
Yakınmış mutluluk.
İçime çöken rehavet sonrası
Deli fişek bir tebessümden sonrası
akla zarar
Coşkumla uçtuğum o izafi rüzgâr
Melun gölgem meşum sevdam
Her kanat çırptığımda yanıp sönen
Yürekten firar eden son rüyam
Meğerse gözüm açıkmış
Demem o ki;
Lafügüzaf içimden taşan son ferman
Hele ki Rabbim, ol dedi mi.