İçimin isyanını bastırıyorum ve dikişlerini tek tek söküyorum kalbimin: geç olmadan dağlanmalı yüreğim geç olmadan dalgalanmalı duygularım ve geç olmadan kapamalıyım arka kapıyı.

İçtimada geçen ömür ne ki dünün lütuf günün azize olduğu.

Bir ihbarsa içimdeki asaleti bir de imtina ettiklerim ve imtihandan geçtiğim.

Dokunulmazlığım var Allah tarafından ve gözümden düşen hesabını soran Rabbim var ve gözümden düşenleri yine Rabbime havale ettiğim lakin banka hesabındaki basit bir havaleden çok başkası içimde kayıtlı olan ve düşkünlüğüm sevgiye her nasılsa sevgisiz insanları rahatsız eden.

İtibarım var.

İhmalim var.

İdmanlıyım da.

İtiraz dilekçemi zaten en yüksek makama sundum.

Bir provizyonsa gereken günü sonlandırıp da geceye erdiğim bir yanlışın üstünü silip de doğrularla hasbıhal ettiğim…

Söyleyecek çok şeyim var ya da yok.

Nicelik mi nitelik mi diye de asla duraksamıyorum çünkü nicel varsayımlardan çoktan geçtim ben sadece kaliteye ve asalete önem vermişken yaptığım işlerde ve edindiğim arkadaşlarımda lakin asla yanlış anlaşılmasın: yüreği ile yaşayan Allah korkusu olan ve tek maske dahi takmayan yüzüne.

Mimozalar fışkırdı az evvel tırmıkladığım gönül tarhından.

Gül olmanın ayrıcalığı ile açacağım en güzel bahçeyi arıyorum ve aradığımı da Rabbim bana bahşediyor.

Matemim mi?

Mahremiyetim ve de.

Mabedim mi?

İnsanlar alaycı.

İnsanlar ikircikli.

Lades demeden ve sobelenmeden varıyorum mekânıma aslında mekân da zaman da göreceli.

Hal hazırda uykuda geçen ömrümü sonlandırmışken.

Hatırı sayılır mücadelede başarı kaydetmişken.

İçimdeki Şimal Yıldızı.

Başıma konan muhteşem mehtap.

Yüreğimdeki coğrafya.

Ve üstümü örttüğüm atlas yorganım elbet başımı da huzurla vicdanıma dayadığım.

Bazen cümbüş hayat.

Bazense hayat pazarı.

Bense gönül tezgâhına yayılmış yüreklere bakıyorum da ve akıttığım gözyaşımı Rabbime sunuyorum hatırı sayılır canım yanmışken sorgulamadan da kimin ne olduğunu gel gör ki insanlar pek bir meraklı ve burnunu kendilerini ilgilendirmeyen her şeye sokuyorlar.

Kahkaha atan yoldan geçen kadın.

Bir diğerini çekiştiren boya küpü.

Sonra da sadeliğimi ve coşkumu hor görenler.

İçimdeki sevgi okyanusu ve şehla gözleri göğün bense bir martı zarafetiyle konuyorum o gönül penceresine.

Etlisine sütlüsüne karışmazken insanların ve gözümün içine baka baka gıybetin hasını yapanlar.

Komşu kadın.

Yan sokaktaki esnaf.

Hürmet ettiğim insanlık ve kaideleri insan olmanın.

Bir selamın reşit sayılmadığı.

Sevginin hor kullanıldığı.

Bir lafın büyütüldüğü ve kulaktan kulağa yayıldığı…

Artık ne olduysa bu insanlara ve ben ses etmeden tüm asaletimle ve suskunluğumla önüme bakıp da yarınlara odaklanmışken.

Şahlanan göğün şadırvanları.

Yutağı ölüm olan kibirli gölgeler.

Yumduğumda gözlerimi huzura kavuştuğum ve açtığımda gözlerimi Besmele ile güne başladığım…

Haletiruhiyem gün içinde devinen ve içimdeki dalgalarda sörf yaptığım ve içime esen rüzgâra konup da evreni tavaf ettiğim.

Süklüm püklüm olmadığım kadar da vakıfım olan bitene.

Kimse korkusuzca birbirinin ardından konuşan belli işte Allah korkusu yok insanlarda…

Oysaki ben mazlumun ve çocukların peşinde ve tüm iyi insanları dualarımda saklı tutarken asla da nispet yapmadığım ve şiarım iken insan sevgim yine Yaratandan dolayı kolaylıkla insanları sevebildiğim ve nihayetinde kendimle uzlaştığım meğerse içimde nasıl bir derya saklıymış insanlarla pay ettiğim ve kendime asla paye vermezken ve işte tokalaştığım içimdeki yetim kız çocuğa ama her şeye rağmen başı dik ve diklendiğim illa ki kuralsız yaşayanlar ve Allah’a şirk koşanlar.

Bir ukde değil içimde kalan çünkü ben tüm hayallerimi gerçekleştirdim ve olan bitenin de farkındayım demek oluyor ki doğru limana demir almışım.

Sarkacım nazlı.

Nazım da sonlanmazken.

Niyazımsa aralıksız Rabbime yürüdüğüm ve kendimi seviyor olmanın verdiği coşkuyla elbet şükrediyorum yürekten ve işte yüreğimin dokunulmazlığında Rabbimin şerh düştüğü.

Her halükarda canım yanmış olsa da bir Allah’ın kulunu es geçmeden insani anlamda tüm vazifelerimi ifa ediyor olmanın verdiği huzurla nasıl da hamt ediyorum en çok da yazıyor olmanın verdiği huzur ve mutlulukla kendime ulaşmış ve kendimle uzlaşmış olmanın da meyvelerini topluyorken…