Düşlerime gömülü savruk bir cümlesin sen.

Hem isyanım hem duam hem tövbem

Göğsümdeki kutsal kafes

Aşkı ihya ettiği her nefes

Bildirense Yaratan bilinenden öte

Bilmezden gelenlere inat

Aşka biat

Sözcüklere

 

Sandukamda saklı binlercesi

Havsalam almazken bazen

En çok da ruhum bentleri aşan

Ve işte kavuştum nihayetinde

İklimden öte

İkiletmeden sevdiğimse içimde saklı özne

Öyküm ve öykündüğüm

Düz duvara dahi çıkabilirim ben

Ne zamanki kalemi elime alsam

Kolay olmadı asla

Yine de görmezden geldiğim gelindiğim.

 

Hüznüme atıfta bulunduğum

Arif olan bile anlamazken

Kuytularda mı unutulduğum?

Ve işte er meydanına çıktım çıkalı

Erdemlerime de sıkı sıkıya bağlı ve asılı.

 

Hünkârım, Rabbim soluduğum solduğum

Dünün ertesi

Sözcüklerimse neşrim

Aşk belki de düztabanlı sıra dışı bir resim

Boykot ettiğim düzensiz düzen

Dizdiklerim binlerce kitap aklımın kütüphanesine

Sadık belki de iflah olmaz bir âşık

 

Külliyem

Külliyen de yalan söylenen

Diri bir coşku

Dingin kıldığımı ruhu

Bazense tutulan nutkumu

Ütülediğim sözcüklerim

Pervasızca sayıkladığım değil

Açtığım parantezler içine sığındığım

Tekmili sevginin

Tekbir getirdim en sevdiğim

İklimin nazına yenik düştüğüm

Ne de olsa ben Nisan yağmuruyum

Yoksa bereketiyle yaşar ve de yağar mıydım

Elbet Rabbim istemese…