Rengi çalınmış bir öfkeyim, delişmen
ruhumla taban tabana zıt nice insan ve sevgiye meyyal hiçliğimle haiz olduğum
s/onsuzluğun duası ve duvağında saklı kelebekler nazlı yârin sessizliğine
sığınan bir Anka kuşu gibi istirham ediyorum evrenden hem yıkılası tabular hem
de kâfirlerin tapınağı isyankâr putlar…
Putperest bir imgesin sözcüklerse tek
lüksüm
Akışkan hayallerin izini sürdüğüm
Bilinmeze düşkünlüğüm…
Ey, güzel Rabbim: aşkın sancağı ile
ağırladığım acılarım var benim ve açılmayan bir kapı gibi mühürlü yüreğim.
Rüzgâr bıçkın, yarsa sevdalı bir
mevsim ve aşkın ibresi özlemi gösteriyor ve hasretini çektiğim mutlu yarınları
müptelası hayallerim.
Bir rest ise çektiğim ve de rast
geldiğim kendim. İç bükey aynada saklı sırlar gibiyim ve serildiğim kabrim oysak
yatak döşek hüzün ve yatıya kalan ve bir amblem gibi göğsümde taşıyorum
sensizliği.
Kıran kırana bir dünya ve kırıldığı
yerden yeniden kırılıyor yüreğim: ben ki sevmeye doymadığım ve insan denen
belirsiz iklim ki; acılarıma şerh düşen bir ayinde paslaşıyorlar gölgeleri ile
ve pes etmemi bekliyor ve randevu aldığım yarının göğünde saklı bir kuş misali
sekiyorum bir günden bir diğerine ve yürek iklimim müsait kırılmaya ve sarkacı
kayıp mutluluğun ve komplimanlar yağdıran yer gök bense huzuruna çıktığım
Rabbime dönük yüzümle sadece O’ndan istiyorum.
Şerit değiştiren duygular: bazen
öfkeme yenik düştüğüm bazen müzmin hüznümle dağlar tepeler aştığım ve de
çıktığım dik yokuşlar elbet müptelası olduğum gecenin söküklerine ilişiyorum
usulca aslında içimdeki çağlayanı görücüye çıkarıyorum ve karanlığın yağdırdığı
yaftalarla eşleşiyor sözcüklerim.
Müridi olduğum nice duygu ve de
müptelası olduğum bazen sus payı bir söylemde konakladığım en çok da uzak bir
ülke iken mutluluğun gecikmeli tarifesi.
Zanlar var zamlanmış. Zaman var
tükenmiş. Zatı hâlleri sönük bir ateşte pişen yemek gibi içmeye doyamadığım
hüzün ve umudun şerbeti ne de olsa zıt kutuplar birbirini çeken ve ne zaman
umut dolu olsam kapımı çalan hüznün tarifesi ve ne zaman mutluluğa öykünsem
aralıksız ç/ağlayan gözlerim.
Mutabık olamadığım da bir çocuk saklı
içimde ki neşesi sönmüş balon gibi yerlerde tıpkı dün de olduğu gibi ve her
bayram sabahı yatağımın başucuna iliştirdiğim uçan balon miadını doldurup da
yerlerde kıvranırken gözyaşlarımı tutamadığım ve bacak kadar boyumla isyan
ettiğim sanki bilirmiş gibi hayatın ne getireceğini, şimdiden tecrit edilmişken
yüreğim.
İçtimada geçen koca ömür ve yeis dolu
fıtratı evrenin bazen kapıştığım karanlık bazen yere serildiğim bazen
kaftanımla gezdiğim bazen sökük mintanımla salındığım ve evreleri ömrün bazen
devre arasında kaybolduğum ya da her kaybolduğumda bir boşluğa denk düşüp
içimdeki acıyı b/öldüğüm şiirler ve yalnızlığımla iştigal ömrü beyitler gibi
yaşadığım bazen kısa kestiğim bir hikâye bazense önünü alamadığım coşkunun
ibresi uzun bir yoldan dem vururken dertlendiğim yazgım ve de alt yazı
geçtiğim.
Miladi takvimde sıkışan bir günüm
belki de: hicreti yakın ölümü uzak.
Miadı dolmuş bir düşüm belki de ve
mizacıma yenik düştüğüm ne de olsa rüştünü ispatlayamadığım duygularım var
kürediğim ve yalnızlığımla, bir aslan gibi kükrediği ve titreyen değil ellerim
bilakis eminim kendimden ve de sabit katsayısında ömrün mimlenmiş bir şablon
gibi içine tıkıldığım ve de firar etmek bedenimden bazen köşede unutulmuş bir
eşya gibi ya da fıtratı gizin eşiğinde uzanan bir hayal gibi belirsizliğin
imlecinde sudan bahanelerle yok sayıldığım…
Göğün katmanlarında ve de yeryüzünün
fay hattında denkleşen duygu minvali adeta çöreklenmiş yılan gibi sokan
dillerinden uzak kalmaya çalıştığım insanların küf kokan nefeslerinde saklı
belki de sırlar ve derdest edilmiş bir minvalde kavurduğum leblebi tadında
duygular ve noksan notalar ve yoksun kılınan benliğim ve hiçliğime martaval
okuyanlara aldırmadan Allah yolunda ilerlerken asla da taviz vermediğim
değerler ve duygular. Nüktedan bazen ya da nutku tutulmuş beyitler ve kıstasım
umut ve aşk şiarım iken kuzu kuzu yaşasam da bir ihtimal dâhilinde keçi gibi
inadımla direttiğim doğrular ve kulp takan kimse ve ben Rabbimin himayesinde
yollar aştığım en çok da uzak bir ülke iken yârim ve yâd edilesi mazimde saklı
iken mutluluk ve pekişen bir hasretle önünü alamadığım coşkum.
Bir kıvanç ise yaşamak ya da bir ritüel
ve top yekûn firar eden hayallerimin akan çatısında saklı bir kuş gibi uçuşan,
göğün de emsalsiz çağrısında kendimi özgür hissettiğim bir de yazarken
duyumsadığım huzur ve mutlulukla eşleşen iç sesimden uzandığım sonsuzluğun
tutkusuyla cebelleştiğim dünyanın da manifestosu ve aykırı ve de uzak bir liman
olsa bile aşkın umutla kesiştiği ben çoktan firar ettim hem cihandan hem de
bedenimden ve önünü alamadığım bir hızla revaçta ruhum en çok da içim kıyıldığında
kıyama durmanın neticesinde tüm sıkıntıları geride bıraktığım ve de emre amade
ruhum, aşkın İlahi Rüzgârında uçuşan saçlarıma eşlik eden kelebek ömürlü
şiirlerim bir o kadar boyutsuz ve sonsuzluğa kanat açan tutkumla yeşeren ve
yaşaran gözlerim elbet kulak verdiğim İlahi Çağrının eşliğinde yolumdan da
alıkoyamazken beni hiç kimse…