R/eşit kılınmayı dilerdim aşkın
mecrasından sökün eden ruhun ve duaların çatısında asılı kaldığım saklandığım
kadar…
En müşkül renktim ben en meşgul ve
de…
Hicabın b/eşiğinde s/alınan ruhumla
iştigal bir kinaye belki bir methiye kendime sunduğum değildi sadece
sözcüklerim bilakis kendimle hemhal diri ve dingin düşler g/örmeyi ümit ettiğim
safi yolculuğum içre dönük mahiyette…
Bilinmezdi gark eden.
Garbında mevsimin körüklenen
duygularım ve metanetim ve dinmeyen nazım niyazım.
Huzurun bahçesinde koşan bir yılkı
atı belki de bir tay, annesine muhtaç sevginin de meftunu olduğum güncem ve gül
cemalim…
Boykot ettiğim kadar da var idi hani
hayatı ve kimse örseleyen temiz sevdamı kirli olsa neydi hem ellerim suyun
altında akan kir ve nidalar yüreğin sarkacında saklı bir araz gibi.
Afaki idi coşkum kimine göre.
Arazisi b/ölünmüştü bir kere ruhumun
her kuşluk vakti yola çıktığım gecenin dehlizinde soluklanıp gün yüzüne çıkmam
da an meselesi iken elbet bağdaş kurduğum göğün ve ruhumun otağında saklı mazeretlerim.
Hürdüm.
Bazense ölgün.
S/üzgün yüzümde açan güllere ömür
biçtiğim ve dikenlerimle hemhal dik başlı dik açılı bir acı isem meylettiğimdi
yine yarınlar ve rüzgâr.
Tükenen değildi gücüm bilakis yaza
yaza ve seve seve türettiğim.
Tümlenen ruhum tamtakır bedenim acıyla
iştigal bazen kâinatın bestesi bazen ruhumun güftesi ve sessizliğe olduğum
kadar mazhar.
Külliyemse yenilgilerle dolu oysaki…
Ben bir muzaffer komutan edasıyla bu
yola baş koymuştum ve kırıklarını aldırdığım sözcükleri kırklayıp kırk kere de
yazıp kıtlama yapıyordum işte ruhumla.
Kıtlıktan çıkmışçasına sevdiğim.
Kıyamadığım tek ziynetim iken annem…
Kır saçlarında cihanın kardığım
umudun ve çıkan boranın ertesi elbet ikbalim elbet idame ettiğim mabedim elbet
bana emanet canı taşlayanların nezdinde Tanrının ve evrenin beni taçlandırdığı.
Bir menkıbe yazmalıydım belki de
methiyeler dizmeliydim aşka ve dizdim de dizinin dibinden ayrılmadığım kalemin
verdiği fetvalar ve ferman bildim ben şiirlerimi.
Edilgen bir hüviyet addedildiğim.
Bazense bir ergen gibi sevdiğim…
Beti benzi atan ruhun kıyı köşe
temizliği ve işte bir bahar günü yeniden düştüm yollara…
B/atılı aşkın atık olansa özlem.
Fevri ruhum ve isyanımın zalime, Allah
katında mubah sayıldığım…
Oy pusulamda saklı iken tercihim ve
oylumu yüreğin belki de oyalandığım boş yere ve başa aldığım hikâyem ve recim
edildiğim bense resmiyette ısrarlı rengimle beyaz ve tutuşan göğün kıvancı iken
yüreğimden sökün eden her kıvılcım ve işte küçüleceğine günbegün büyüyen o
yangın.
Bir şiirin arifesi.
Hüzün ertesi.
Hizaladığım sözcüklerim ve kubbem ve
kıblem ve kıyamadığım sevdiklerim.
Değer arz edendi mademki saflık ve
masumiyet kıymete binmesem de ben bire binmiştim alamete gidiyordum kıyamete
yoksa tam tersi mi…
Bir bayram sabahı uyandım ve de:
Bayram etti ruhum ve sözcüklerim.
Ülkemin sınırlarında nöbet tutan
Mehmetçiğime sakladığım niyazlarım ve bir Türk kızı olarak duyduğum gurur ve
coşku.
Çocuklar ve gençler kısaca genç nesil
nemalandığım ülkem ve ülkülerim ve Cumhuriyetin yüzüncü yılında önünü
alamadığım bir coşku ve duygu silsilesi.
Sirayet eden yeni gün ve 19 Mayıs
Gençlik ve Spor Bayramı bense vadem dolmadan ülkem için ak alnım için ve
sevdiklerim için mücadeleden vazgeçmediğim kadar illa ki türküler çığıracaktım
bir Türk Kızı olmanın sevinci ve gururu ile saf tuttuğum en önde safiyet dolu
varlığımda safkan aşkla ikbali için yurdumun ve mazimin sağanağında nasıl da
rahmet ve nur yağdırmaktaydı evren ve Tanrı.
Çöreklenen duygular ve geride kalan o
tortu.
Aşkın inisiyatif kullanmadığı aşkın
şahlandığı sözcüklerin aklandığı ve akça pakça gönlümde esen rüzgarda
dalgalanan bayrağım sonsuza değin de nazlı nazlı süzülsün diye semada saklı
sırları ve ruhları kutsayan nasıl ki Tanrı idi ve işte övünçle ve aşkla ve
şiarım iman gücümden aldığım o sonsuz huzur ve nemalandığım aşkla sirayet eden
her yeni gün bir yeni başlangıç idi herkes için.
Sözcüklerin celp ettiği.
Aşkın rakkasesi umudun kölesi.
Özlemin dirayeti ve riayet ettiği
kadar da asalet ve gurur dolu ülkemin tarihinin ve ulu önder Atatürk’ün
sayesinde yolumuzdan da asla sapmamak adına Yaratana söz verdiğim nasıl ki
meali özgürlük ve aydınlık idi Türkiye’min sevdasında saklı bitimsiz nazı ve
niyazı da eksik etmeden ben de her Türk insanı gibi elimde bayrağım ruhumda
saklı şamlı mazim ve atime eşlik eden huzur ve sevgi ile de sözcüklerden irtica
edip bir kere konmuştum göğün en tepesine…
Sen çok yaşa Türkiye’m…
Ne mutlu Türk’üm diyene…
Ruhu şad olsun ulu önder Mustafa
Kemal Atatürk’ün ve tüm silah arkadaşlarının ve kutsal vatan toprağını korumak
adına gözünü kırpmadan ebediyete intikal eden tüm şehitlerimizi özlemle ve dua
ile anıyorum…
Canım feda olsun ülkeme ve sonsuza
değin de sönmesin ışığımız.