Card image cap
Ne gam

Sözcükler… kilit.

 

Kilit vurulası aksan, arka pencerenin düş sancağı:

 

Kefeninde noksan notalar salıncağın belki kefaretini ödeyeceği bir düş yemini arza çıkan ulvi göğün bağcıklarına dokunan şehrin miadı dolarken üreyen zeminde manidar bir kütle elbette iris’inde hücuma uğrayan yarım kalmış masalların kahramanı bir pervasız pervane, sicim gibi yüreğine dolanan sarı benizli üç beş kafiye ve işte pervazında ömrün, devasa rahmet, öykündüğü her yeni günde yâd ettiği kırçıl ümitler, bir köle isen yüreğine dadanan kulluğuna nazire eden günü birlik mutluluk, kaykıldığı eksende müridi elbet tutunduğu sevginin gölgeli mizacına atıfta bulunan.

 

Demlendikçe rengine kavuşan ruhum.

 

Debdebeli bir aşkın da piri iken umudum sanrılı geçmişine sitayişte bulunur ve muradı dillenen düş perime attığım her taş, aslında yuvarlandığım istikamette yorgunluğa da katkı sağlar. Dibi delik sürahi, kefen kadar sağlam bir giysi sonsuzluğa sarındığın her boşlukta ruhunun sarkacıdır göğe uzanan eli mavinin; aykırı bir şarkıda ettiğin her yemin elbette özlemin iksiridir şaşalı şiirler bandıkça ömrü her satırda saklıdır gizem ve beklenenin aksine süklüm püklüm değildir de hani sarf ettiğin her hece…

 

Tırnaklarınla kazıdığın mabedinde; sevdalı çehresine dokunup da elini çektiğin yerli yersiz yakan ateştir elbette dualarında erebileceğin hidayeti saklı tutar ve sunar nefsine bir soru işareti eklemektense acının ve açlığın her zerresidir bağdaş kurduğun bir minvaldir ölümlü dünyanın ölümsüz rüyaları belki çakıl taşı serptiğin ve ardına bakmadan kaçtığın istikamette ölüdür dudaklarına konan serçe ve donuk teninde süzülür nameler sonrasını unutan maziden yaptığın her çıkarım hepten damga vurmuşken anına sökülen çorap gibi devamı gelir öykünün ve bir buluta yürürken arka ayaklarına hükmedemezsin şiirin tıpkı bir batında doğan sevgi ve nefret gibi kurusıkı savurursun dengin olmayan kelimeleri ve okşadığın kadar uzağındasındır da: ne mabedindir sonsuzluğa selam veren ne matemindir elbette Rabbin taşıyacağın kadar yükü koyar sırtına ve çelme takılan benliğindir yine Rabbinle düze çıkan ve ferah bir ses kimi zaman kurşuni rengi bulutların aksıran her kuşun da son umudusundur belki bir susam tanesi kadar küçük ama nimetin enginliğinde yüreğindir beslenen.

 

Kırağı çalan gecenin çığlığına haiz nemli mevsim ve elzem ölümlerin de resmigeçit yaptığı bir ziyafet elbette yüreğin makbulü ve de mağduru.

 

Düşe düşe daldan, geride kalan son yaprak mı?

 

Takılı olan akla bir emanet mi yoksa dünden misafir?

 

Sözcükler nasıl ki karaborsada yorgunluk yoksa acının faizi mi?

 

Muteber bir coşkuyu sahipleniyorum ve haznemde rahmet.

 

Vasıfsız bir işçiyim belki de hem de seve seve kürediğim illet bir yeminle ne de olsa kendimle sözlendim ve yalnızlıkla sözleştim ve işte kâfir imgeler.

 

Nemalandığım hazandan kalan son gece.

 

Kışa dair bir bulgu da yok havada.

 

Yüreğim kış uykusunda.

 

Bedenimle ve beden dilimle bir meczubum belki de evrenin dışladığı ve ses çıkaran motoru acıların ne de olsa ne yağladım ne yeğledim acıları sadece arz edileni kabul ettim elbette başım gözüm üstüne.

 

Mevsimin şafağı atmış…

 

Ne gam.

 

Yorgunluk adam boyu.

 

Ne sayımını yapacağım ne de tekerrür eden oyları yok sayacağım tıpkı yok sayılmışlığımın terekesi ve istiflediğim göz yaşı sadece ve sadece Allah katında kabul görmek iken tek temennim.

 

Israrla sevsem de ömür boyu.

 

Asla haz etmesem de yalandan ve nefretten…

 

Bağdaşıklığım ve bağışıklık kazanamadığım elbette çöken şebekede kendime uygun bir yol bulamadığımdan mıdır ne, beşeri anlamda illa ki yoksun ve sefil addediliyorum.

 

Nemalandığım hiçbir duygu yok ki haris gölgelerden de payıma düşen bazen de atılan taşlar ve yufka yüreğin engebelerinde yol bulup sadece dokunmak istiyorum haricimdeki güzel yüreklere.

 

Bağlaç olduğum belki de bir sanrı.

 

Bağışlayan ve esirgeyen Rabbim sayesinde defalarca af dileyip yeniden başlıyorum hayata ve kuytulardan sızan ışığı değil yüreğimin ışığı ile sahip çıkıyorum kendime ve asla dinmek bilmeyen rahmeti de kucaklıyorum yetmiyor çoğaltıyorum yetmiyor daha çok istiyorum Rabbimden bir de sevdiklerimden aldığım güç ve enerji lakin öyle bir an geliyor ki sıfırı tüketip içime kapanıyorum ve yüreğimin ağırlığı ile külçe oluyor üstümdeki baskı.

 

Mademki hidayet basamaklarında gözüm ve gönlüm.

 

Mademki yanlışlarımı bana gösteren bir Rabbim var.

 

Yanlışın neresinden dönemesem de kendimden geçiyorum kimi zaman ve en büyük eziyeti de ben bana sunuyorum bir eklenti iken maruz kaldığım tarafınca tanımadığım duyguların ve tanımadığım insanların…

 

Yol yakın ya da uzak.

 

Göğün tesellisi iken sadece bana sunulan gök kuşağı.

 

Ve sadece ben iken takılı olduğum o kancada, yine benim ait olduğum gök kubbenin bir uçuk yıldızı iken ismimle müsemma bir gül bahçesinde yaşamanın asla da mümkün olmayacağını öğretse de hayat bana ve ben sadece severek ve umut ederek suluyorum ve kürüyorum o cennet bahçesini kendimce kendime yakın kılmaksa hayatı ve de anlaşılır ve peyda olan tüm ihtimallerle tünüyorum aşkın ve asaletin asasında bir de coşkuma eşlik eden kuşlar kadar özgür olmayı diliyorum ve beceriyorum elbette sadece dua ederken ve yazarken…