Alacası yalnızlığın ve rahmet
okuduğum düş kırıntıları aşk nasıl ki zaman zaman metruk bir duygu hulasası
özlemin, sevi dilinde yaşanmaz mı o s/onsuzluğa duyulan tutku…
Çömez bir esinti gecenin matemine
sarılı
Binlerce imge binlerce yenilgi
Şair aşarken dağları
Issızlığın ıslıkladığı kuru bir hece
misali
Aşk nasıl ki en yorgun iklim şairin
savurduğu
Nice nida nice fısıltı
Afaki bir yolculuk adeta
Esintisi rüzgârın
Meddücezrinde semanın
Nice balya pek çok kere dalya
Demenin meali
Başa tutturulası bir gizin emanet
sesi
Emre amade aşkı
Azıkta saklı iken sözcüklerin na’şı
Nakşı diken diken semiren bir özlem
Şairin nüvesi dün
Şairin güftesi erişilesi o hüzün
Bazen kıt kanaat sevenlerde duygu
öfkenin
Tininde ansızın doğan güneşin
Teninde işli
Sarmalı göğün
Serenadı kürediği ömrün
Semazenler misali dolanır sözcükler
Sancılı bir mevsim olsa ne ki
sonbahar?
Azat edilesi düşler
Gıyabında kıblenin
Sürmanşet sevdanın
Akan rimelidir iz süren
Akan yaşın temennisi
Nasıl ki aşktır şairin tek tesellisi
Rücu eden bir anda doğar yeniden şair
Rükû ettiği her ezan vakti çağlar
yüreği
Bir imge b/ataklığı geçirir şair her
nöbet vakti
Seyyah ruhu çalkalanır
Kimse nifak sokan aşka
Yediği vurgun ne ki şairin?
Vurmadan gonk
Çalmadan saatler
Ç/alıntı bir minval değildir hem
Değdiğinde yüreğine infilak eden
Kâh zemheride üşür
Kâh çöllere düşer
Mecnun misali sürgün edildiği
Her atlas coğrafya
Kanıksadığı kadar aşkı
Sarpa saran hasretin uğruna
Ödediği bedeller ne ki?
Ötenazi yaptığı dünü asla bırakmaz
yakasını
Saf tuttuğu kadar hayatın da dinmez
nazı niyazı
Efsunlu bir ç/ağrı
Eflatun bir dürtü
Mert yüreği kemirdiği kadar hüzün
denen duygu
Hürriyetine düşkündür şair
Bu yüzden aşkı içer bir kalemde
Bir kalemde de yok sayılır
Uğruna döktüğü yaşlar
Yandığı kadar yüreği
Bir batında ölür yalnızlığın mealinde
Saklı bir güdü
Savurduğu rüzgârın şairin de gülü
Her mısra şairden bir parça
Yanıldığı kadar hayat denen masalda
Yaktığı doğrudur da yüreği ve şiiri
Bir muska ise imge
Miski amber kokan her hece
Hicretin neferi
Seyyah duyguların sönmez asla feri
İdam mangası hazırdır
Dünden güne seken bir ferman
Ayyuka çıkansa illa ki sonbahar
Eylül ile diker yarasını
Kasıma giden yolda
Şair kalemi ile yakar sobasını
Sondan bir evvel
Yaşadığı kadar sevgiyi nasıl da
hemhal
Öznesi kayıp bir tecelli
Yâdı dünün
Yakardığı Rabbin
Yaşattığı kadar dinmez bilmez de
feryadı
Bazen sus payı bir söylemde ç/ağlar
Bazense çığlıkları ile kulakları
tırmalar
Hâkimiyeti aşkın
Hakkaniyeti yalnızlığın
Ne de olsa çıkmıştır bir kere adı
şaire
Çıksın varsın adı
O hüzün ki büyür çığ misali
Çığırından çıkan ahvali
Şairinse öykündüğü sadece kendisidir
Öldürdüğü nefsine nazire eden bir
teselli
Bağdaş kurduğu kadar şiirin dizinin
dibine
Senkronize edilmiş bir vaveyla
Sevdanın da hakkını verdiği kadarıyla
Bir kuru canı şairin bir de kalemi
Bazen yanan çıra misali
Ve şair çırağıdır aşkın
Usta olmaya ne hacet
Büyüdüğü kadar çaresizliği ve
yalnızlığı…