Card image cap
Mevsi̇msi̇z bi̇r özür



‘’Sıkıldım, günlerin de çocukluğu olduğunu bilmiyorlar

Kendilerine benzettikleri günleri de: İş başka

Oyun başka, Salı başka Pazar başka, başka

Bir gün sandılar hayatı da ölümden, aşka da

Gün bulamadılar yaşamaya da, umarım

Ölümü bulamadıkları gün bunu anlarlar.’’

(Haydar Ergülen)

 

 

 

İştahını kovalayan mevsimin

Yalpalayan adımları kadar belirsizdi şafak:

Afaki hüzünde saklı tanısı ömrün

Güne b/ölünen her öyküde saklıydı kalan her yarım.

Azat edilen mevsimdi

Mevsimsiz bir özürdü de

Aşka biat o salıncak

Kımıltılarından yoksun günlük ayaz

Sözcükler kadar mı soğuktu da

Kardığı maziden gözünü sakındığını

Aşka itibar etmeyen hüzün dalgasında

Kırağı çalan özlem kadar sıradan bir nifak

Sokulası arasına aşkla özrün

Kördüğüm olsa bile

Ölüm müydü tek çözüm?

 

Latife yapan sancağın uzandığı bir yol:

Akasya ağaçlarından ibaret sure tadında bir seyyah

Düşleri noksan gerçeği arayan bir başına

Kardığı kadar mevsimdi de içinde saklı

Kandığı kadar mavi miydi yoksa gökyüzü

Oysaki aşka merhem olandı yüreğin niyazı.

 

Katıksız her yemin azat etti gölgeyi

Sabrı eksik renkler bile çok gördü rahmeti

Önce Yaratan sığınağı yüreğin

Edilen kelam ısrarla selamladığı dostluğu ve sevgiyi.

 

Kızılca kıyamet alametifarikası ömrün

Sarnıcın dolup boşaldığı sıradan öznesi ufkun

Kayıtsızlığına şerh düşüp evrenin

Kozasından çıkmayan derinlerde şairin kürediği.

 

Günden taşan boyunu aşan her rengi

Cilaladı melekler beyaza bandıkları

Rahmeti sunuverdiler bir avazda

Barınağı sefası;

Sancağı ise saklı tuttuğu inancı:

Özrün dibine vurdu matem

Közün ilahı bir ateş

Derinlere vardı serkeş mevsim

Ve geride kalan o hoş seda.

 

Mevsim, mevsim olalı bilemedi biledi de

Her geceyi ve saf tuttuğu siyahı

Aşka biat bir salıncak

Debelenirken şair, hüznü aşikâr bir sitem

Sarmalında göğün

Sakıncalı olsa da içinde sakladığı gizi

El verdi söz verdi

Sancısına da izin verdi evren

Doğuma çeyrek kala ölüverdi şair ve saklı tuttuğu gizem.