Bir rengim yok benim bir tutkum da.
Tutulan nutkumdan örüyorum üstelik
ben tüm şiirlerimi ama yetmiyor nüktedan bir yazı kaleme alıyorum dünümde
öldürdüğüm gülüşler için ve içim içime sığmıyor öncesinde sonra da dokunmaya
kıyamadığım sevgi gibi kıyama durduğumu müjdeliyor evren ne zamanki sevgiyle
hemhal edeyim bir bir patlıyor tomurcuklar ve işte ben de şiirlerim gibi
çiçekleniyorum…
Patavatsızım belki de severken. Ne
gam…
Ya da çokça sessiz: oh, ne ala.
Aslında sevgiyi öğütüyorum sevecen
gülücükleri kucaklıyorum ve kendim iken kendimi bir ömür kundaklayan ve
hırpalayan kimliksiz yaşıyorum da yazmadığımda aslında herkes gibi aslında hiç
kimse olduğumun bilinci ile sadece d/okunmak istiyorum çıktığım o ulvi tepede.
Ben aşkım.
Ben şadırvanı sözcüklerin…
Otağı kurduğum gök kubbe ve içimde
çoğalan alyuvarlarım ne de olsa ak alnımda saklı masum bir busedir kalemin
kondurduğu ve işte hiç olmadığım kadar koşuyorum kendime ve sonsuzluğa.
Bazen hırpani varlığım.
Bazen esefle kendime yüklendiğim.
Bazen efsunlu bir sözcük bellemişken
hayatı ve umudun saklı tutulası her iklimde ayaklarımı yerden kesen rüzgâr gibi
kendimi kendimden uzaklaştırıp uçurduğu.
Sihirli olduğunu biliyorum artık
hayatın ve köşe başında beklendiğimi de biliyorum ve kimin beklediği de önemsiz
çünkü irdelemem gereken içimdeki gizin şiirlerle aydınlığa çıktığı ve kayıp
ömrümü mısralarda gün yüzüne çıkarıp da çıtasını yükseltmem gereken sevgim ve
İlahi Aşkın coşkusunda çoğalan umudum ve inancı.
Bakaya kalıyorum bazen.
Bazen geç kâğıdı alacağım bir makam
bulamıyorum ama hiçlik makamına talip olduğumu biliyor Yaratan ve yoklukla
sınandığı kadar varlığım tok gözlü olduğumu şerh düşüyorum her içim
kıyıldığında ve ömrümün yarısından çoğunu aç geçirdiğim düşünülecek olursa ben
sadece sevgiye aş eriyorum…
Arşı alaya çıkan coşkum bazense kesif
sessizlik.
Bir ibrazsa gün bitiminde çetelesini
tuttuğum duygular ve sıradan bir günü muhteşem bir derya belleyip haiz olduğum
o tek zerremle sonsuzluğu kucaklamak adına kanat açıyorum yıldızlara ve bir
yıldıza tekabül ettiğimin de bilincinde bu sefer kendimi kırpıyorum tıpkı
şairin kırptığı o yıldız gibi yıldızlar saçan gözlerimi karanlığa hibe ediyorum
ve ölmeden donörü oluyorum karanlığın.
Mevsimlerden şiir madem…
Matemlerden asla yerini
dolduramadığım aşk madem…
Özlemlerden öznemse özveri ile
yaşadığıma binaen…
Ve kundaklanmış yüreğimden taşan umut
ve de efkâr…
Hizaya gelmeliyim o halde yeniden ve
yeni güne şimdiden hazırlık yaptığım bir bağış kampanyası gibi duygulardan
ördüğüm yelek ve yalaka olmayı beceremediğim ömrün bu çeyreğinde saklı tutulası
layığıyla yaşamanın da meali iken içimden geçenleri cümleler sayesinde
resmettiğim…