Uleması acının, ulağı yalnızlığın…

Mevsimlere meyleden kaderin durağında saklı

İmtiyazı içine çeken bir hüzün bohçası

Nemalandığımıza acılarla dolu hüsran

Bir batında sönen dolunay ve gün ışığı

Işıyan sözcüklerin rotası

Bazense gaipten gelen coşku

Gürleyen sesinde evrenin

Kayıtsız kalmak ne mümkün,

Ertelenmiş değil de ölüm

Emaresi göğün

Endamlı bir yoksunluk yoktan var eden

Yüce Rabbe sığınan bizleri ve nicesini

Korumakla iştigal duaların sesi…

 

İçre dönük yolculuğu

Kutsanmış varlıklar değil bir başına

Sabırla aşılası engeller gecenin kör ışığında

Koru mevsimin

Ve közü sevginin

Dirayeti sınanan bunca insan

Arazı dünün

Ayazı gecenin

Avurtları çöken insanların misilleme yaptığı bazı bazı

 

Kördüğümün çözümü

Ölümsüzlüğe nazire eden döngünün çökmüşken omzuna

Konan bir melek mahiyetinde

Geceden seken hayali kelebek ateşin nazarında

Dönendiği pervane misali acının etrafında

El ele verip

Evhamlı yürekleri selamete erdirip

Hakkıyla yaşamanın türküsü

Ucu yanık mektupların tütsüsü

 

Devri daim bir melankoli

Manidar mealin iz düşümü

Heceler esef yüklü

Kışın cüce müridi Şubat nasıl ki yaptı yapacağını

Tüten duman

Seyrüseferi kederin

Aşkla ve acıyla ve ölümle imtihan

İhtimam ettiğimiz kadar karambole giden

Bir duygu ki

Efkârın inkârı ne mümkün ve idamı

Bir sözcüğün bir o kadar sonsuzluğa tekabül eden

 

Nefsine yenik kimisi

Kimisi nazını eksik etmezken niyazı ile asılı

Göğün kırık sayacı

Ve işte rest çekilesi acılar

Katıksız ihbarı

Kayıtsız kalamadığı kadar

İnsanın

Ve insan olmanın tevekkül yüklü doğasında

Dağ tepe aşan nicesi

Dağlandıkça yürekleri

Devindikçe ölü sözcükleri

Devirdikçe kaleleri

O kale ki yürekte saklı

Kalender mizacın ç/ağrısı

 

Bir hengâme bir tutku bir nutku

Sonlandıran ansızın bastıran karanlığı

Kayıt açtığı kara meleğin ihbarı

Birden başlayıp erişilesi

O hazin son ve nice yitim yatıya kalan hüznü

Büyüten heyelanın tok sesi

İnsanı ansızın korkutan

Emsalsiz notalar efkârı bol

Zemheride solan çiçekler kolaysa boşalsın heybesi

Varsıl bir istikamet

Sevdalandığımız memleketin tesellisi

Elbet geride kalan bunca insan önce Allah’a

Sonra bizlere emanet Türk nesli Türk insanı

Ve dayanışması tescilli

 

Allah katında yarenimiz hüzün yâd ettiğimiz dünü

İşkilli bir meal ki

Ölümün yüzü ruhu yalayan soğuk nefesi

Uykuya değil ölüme yatan binlercesi

Yatsıdan sabaha

Efkârdan çıkıp da yola

Vardığımız umuda ve şafağa

Nazireler sunan şairin ekmeği

Hep mi acı hep mi hüsran…