Her ölümdü, vasiyetinde taşlaşmış ağaçların duygu yoğunluğuna geliştirdiği huşu ve her ölümdü, erkenci güdülerin hükümranlığında bir nebze de olsa mutluluk dilemek.

 

 

 

Artı parantez açılımı şiirlerin yazılası bir günceydi işte

Şehrin teninde muvaffakiyet yüklenmiş

Titrek bulutlar

Aksayan arka ayaklarında ölümcül beyitlerin

Taşkın üç beş hurafe

Ne de olsa tembihliydim dünümden

Zarafet yüklenmiş bir çöl çiçeği

Kendini uçurumdan aşağı bırakan

Pespaye bir şarkı belki de

Argo sözcüklerin tükenmediği bir şehir ışığı

Paspasında hoşça kal yazan, bir ikramiye

Uğurladığım mutluluğun da iz düşümü

Sandık sandık bilmece.

 

Gaipten gelen heceler usulca fısıldarken şiirin adını

Unutulmuşluğumun da müjdecisi idi

Verdiğim selamın bir alıcısının olmadığı sokaklar.

İri çiy tanelerinde hüzün yüklendiğim

Şehrin şarlatanlarına burun kıvırdığım

Ölümcül bir hiciv saklı beyitlerde madem

Kırağı çalan ölümü mü çağıracaktım her gece?

 

Belki de yoksun belki düşkün bir yetim kelimeye sığınıp da

Doğacak mıydım her yeni günde

Tavaf ettiğim mazimde yaralı bir heyecan saklı tutarken

Ta içimde

Kanıksadığım mıydı da hüzün,

Şifresi kayıp şiirlerin tetiği illa ki çekili.

 

Sızlayan eklemlerinde renklerin

Yorgun bir sabah

Yorgun bir mavi

Yorganı başıma kadar çektiğim bir yaz gecesinde

Üşümeyi dileyen ben miydim de

Mum ışığında saklı tutardım yaşlarımı

Sonra da usulca çeker gider

Duvar örterdim insanlara

Şiir yazmazdan önce ne sesim soluğum çıkardı

Ne annemin başörtüsünü öpüp de

Eşlik ederdim şarkılara.

 

Bir annenin ellerinde sahiplenmişliğim

Bir gölgede unutulmuşluğum

Bir sure tadında idi madem alnıma kondurduğu buse

Şehrin şühedası idi

Ürkünç yalnızlığımın penceresine gizlendiğim

Ve şakıyan gecelerin de söküğünü diktiğim

Üç beş kanamalı hece

Aşkla kıyama durduğum

Ruhumun da uzantısı dilimdeki vecize.

 

Sanrılar tetiklerken hüznü

Kaybolmuşluğun da başmisafiriyim

Sevdalı yüreklere elbet verecektir teselli Rabbim

Elbet doğacaktır umut dolu gök ışığı

Bensizliğin gocunmadığı hangi mevsimse

Teğet geçtim ben mutluluğu ezelden

Düşmeden yakamdan Zühre yıldızı

Tutuk nutkumla yaşadığımın da hulasası

Bir iz düşümü madem yazdığım her cümle ruhumun da

Afakî rüzgârı tutuklu kaldığım mavinin üşümüş nefesi.