Card image cap
Maske

Bir düşü gerçekleştirme ihtimalim var ve ben bu olasılığı tehir ediyorum yoksa yeniden düş kurmaktan vazgeçeceğim.

 

Akneli bir cümle arıyorum ve içindeki irini sıkmak adına belki de dişlerimi aralıksız sıkmaktandır gelişen bu paranoya üstelik bireysel anlamda değil: bilakis toplumun her kesiminde gerçeklerin hayallerle karıştığı ve bağdaş kurduğumuz gerçeklere bağımlı olmanın da verdiği sorumluluk.

 

Hangi parantezin içi boş kalacaksa.

 

Aslında içimde dolmayan o devasa boşluğa cümleler yıkma istemim ve reşit acıları külüstür ayrıntılarla geçiştirdiğim.

 

İklimin de devasa bir açığı var çünkü hiçbir mevsim kendinden emin değil. Örneklendirme yapmam çok şıklı bir seçenek mesela kış güneşinde bronzlaşan duygularımız var ya da Haziranın ortasında ortasından ikiye ayrılan gök kubbe ve sele kapılan…

 

Devamını getirmek istemiyorum çünkü sele çoktan kapıldım ben.

 

Önce bir düş çukuruna düştüm sonra da çıkmak gelmedi içimden ve içimdeki külüstür gerçekleri de yok saymak adına bir düş kümesine tayinimi istedim Tanrıdan.

 

Bir yaratı olmak adına.

 

Yaratana duyduğumuz büyük aşka istinaden tüm yaratılmışlara kucak açmanın vazgeçilmezliği ve sürmanşet:

 

Kadın cinayetleri.

 

Öz kızını öldüren baba. Sebep mi? O küçük kız çocuğu sadece okumak istedi ve devletin tanıdığı haktan yararlanıp tam da sınava girecekken.

 

Örneklem takvimi.

 

Ve 2020 senesinin tam da ortasındayız. Ya, senenin sonunu görecek miyiz?

 

Hele ki yaşanan bu pandemi itibari ile yürüdüğümüz ana yolda ve de tali yollarda o kadar çok çukur var ki.

 

Düş görme ihtimalimizi de devreden çıkardık madem ve…

 

Sevilme ihtimali iyi de öncelikle sevmeyi öğrenmeli ve öğretmeliyiz yine de teşebbüs etmek gibi bir niyetim yok bu anlamda çaktırmadan seviyorum insanları en çok da uzağımdakileri.

 

Uzağı yakın kılan o gönül köprüsü lakin sevginin zeminde açtığı bir diğer çukur ve sebebiyet veren artçı ihanetlerle nereye kadar yürüyeceğiz bu bilinmezlikte?

 

Sözcüklere yüklendiğimin farkındayım.

 

Hayat ise bana aşırı yükleme yaparken ve arkamdaki aracın kornası:

 

‘’Bekleme yapma pembe vosvos.’’

 

Ah, ben…

 

En çok da kayıpların açığını kapatmak adına sevdiklerimden teselli bulduğum elbet akabinde tecelli eden yeni k/ayıplar.

 

Bir de kendimin peşine düşmüşken.

 

Bakalım yeterli yakıt var mı?

 

Bir de yüreği ve ruhu baştan ayağa bakıma aldık mı…

 

Yan gözle bakarsam ne olayım…

 

Elbette yanımdan geçen değil içimden geçenleri dahi yansıtamazken çevremdekilere…

 

Sessizce yaşar ve severken.

 

Düşlerimi de sessizce tahliye ederken…

 

Yarına çıkma ihtimalimiz bile zayıf iken…

 

Ve işte önümüzde babalar günü.

 

Bir de külliyen yanmış yürekler günü olsa ya…

 

Şehrin ışıkları solgun ara sıra öksürürken sokak lambası…

 

İyi de neden maske takmaz bunca ışık?

 

Maskesiz yaşamayı şiar edinmişken nereden çıktı şimdi bu zorunluluk? Aslında sorumluluk demek daha doğru.

 

Kendimizi düşünmüyorsak sevdiklerimizi ve yaşlılarımızı ve de toplum genelini düşünmek gerekirken…

 

Kalemin ateşi çıktı ve acilen maskesini takıyorum: hem kalemin hem düşlerin yoksa gerçeklerle yüzleşmenin asla imkânı yok.

 

En çok da sevdiklerimiz ve gerçekler yakarken canımızı hele ki içtenliğin şeffaflığında ayağınızın altından kayan zeminde can verme ihtimaliniz yüksekken.