Maktul düşlerim var

İçimde esen rüzgâr kadar

Kanatları var ruhumun

Gönlümdeki sarkaç ne ki

İmlendiğim kadar metruk sözcüklerde

Asılı kaldığım yarın

Bakaya kalmaksa düşen payıma

Payidar ol sen yeter ki.

 

Bir imlecim ben

Bazense köşede unutulmuş ünlem

Noktalarım sadık bana

Not aldığım ömrün katları

Kandığımsa insan ve tasa

Ellerim yaralı

Kanlı mendilde saklı

Yüreğimin tembihlediği tek hece

 

Özrümü sundum aynaya

İçime tuttuğum yalnızlığın soytarı nüshası

Efkârıma bandım sonra

Yâd edilesi mazinin küllerini karıştırdım karıştıralı

Öznemle hasbıhal ettim

Özleminse damı iken dans ettiğim

Her sözcük her duygu

Varsın olsun tutulan nutkumu

Teselli etsin kalem.

 

Aciz değilim

Asalak hiç değil

Askıntı olansa hüzün ve hazan

Mevsimlerden bahar bildiğim

Martın güncesine eşlik eden kelam

Ederi olmayansa bir selam

İçimden kayan yıldızın kuyruğunda takılı aklım

Aklım erdi ereli hayata

Eremediğimse bir rivayet belki de yakın

Durduğum hidayet

Manen zengin

Manen bahtiyar

Hüznüme de aldırmasın hiç kimse

 

Makul olanla hemhal

Ölümcül bir sevgiymiş aslında içre dönük hüsran

Göğün martısı

Yalnızlığın tanrısı

Aşkın da karşıtı iken içimde saklı

Mal ettiğim dünüme

Gömülü bir mezar taşı gibi

Takati kalmayan sözcüklerin söndü söneli feri

 

Bir yüklemsem öznesi kayıp

Bir düş isem düşmeyen yürekten

Bir taşsa başıma atılan

Uzattığım ekmektir nimet bildiğim

Sevginin her zerresi

Gönül poyrazında sürüklendim sürükleneli

Yakın durduğum en ulu rakım

İlahi Aşkın rozeti takılı

Ne kaldıysa dünden nice ukde