Terk edilmiş bir düş olma ihtimalim
var, olmaz mı?
Tekerrür eden tarihe de şerh
düştüğüm…
Yüreğimin yorgun mafyası martılar ve
dikilesi sözcükler bir o kadar aşina olduğum hüzün denen martaval ve bir adım
atıp hüznümü sermaye yapıp hayatın duvağına sızdığım.
İklimlerden yorgun küller ve seyyah
yürek bekası umut olsa da bakaya kalan acılar.
Bazen kendimi adi bir asker kaçağı
gibi hissediyorum çünkü içimde ukde kalan çok şey var kimine göre farazi ama
Allah katında kayıtlı iyi niyetimle ve ruhumla mücadele verdiğim.
Derin dondurucuda unutulmuşluğumsa
ayrı üzücü ve süzülen sözcükler.
Kıyama durduğum gecenin pervazında
seken kuşlar gibi gri göğe kanat açtığım bir bulut belki de ya da bulut eskisi.
Elyaf üzünçler saklı o dipsiz kuyuda
ve el aman demeden kendimi s/onsuzluğa savurduğum bir o kadar çalışan savunma
mekanizması bir avuntu addettiğim yazdığım cümleler ve şiirler.
Aksanı yok bu aşkın.
Albenisi ise çoğul.
Günde dürttüğüm duygular ve gece oldu
mu kalemin beni güttüğü ve hayat çekmecemde saklı belki milyonlarca kayıt bir o
kadar da abartısız üstelik çekmecelerin çoğu kilitli ve işte geceden firar
etmeliyim ben şimdi.
Bir yitim bazen.
Addedilen ritim bozukluğu kalemin
kalbinin ve eskiz çalışmaları yapan bir ressama özendiğim bense yazarak
duygularıma anlam ve biçim verme telaşı ile yaşıyor ve yazıyorum.
Dünümü de unutamadığım ne zamanki
unutmaya meyletsem kapıya dayanıyor yüreğin kolluk kuvvetleri.
‘’Hakkınızda şikâyet var.’’
Bense kala kaldığım ve bodoslama
itiraz hakkımı kullanırken ve işte devamı geliyor ayaktaki sorgunun:
‘’Bir yakasından düşmediniz.’’
İyi de kimin?
Alacağım cevabı ise duymak
istemiyorum çünkü kendimi yine ben ihbar ettim ve ikaz etmiş olsam da öncesinde
defalarca.
Hükmedene duyduğum büyük aşk ve
güven.
Renklerin coşkusu ve ruhumun doğası
ve yüreğimin duası.
İklimler sekerken bir bir.
İhmal ettiğimse illa ki kendim.
Rüştünü çoktan ispatladığım sayısız
karede saklı iken dünüm ve günüme eşlik eden yüzlerce hatıra.
Bir gövde gösterisi değil hayat bu
yüzden g/izlendiğim mabedimden bazen öylesine firar etmek geliyor ki içimden.
Ve ediyorum da.
Bodoslama atlıyorum o devasa beyaz
boşluğa adeta hayatıma eşlik eden imkânsızlık gibi ve yazıyorum aslında
yaslanıyorum Rabbime ve bana eşlik eden yine ve sadece O iken.
Minyon yürek.
Minyatür yanılgılarım ve de
yenilgilerim.
İbraz ettiğim her şey gerçek.
Ya da…
İbraz ettiğim her şey hayal mahsulü
ve işte kuş gibi sekiyorum bir hayalden diğerine uzandığım bir o kadar
gerçekleri de görmezden gelemeyip.
Standart sapmaları hayatın: üç beş
oynuyor sözcükler ya da duygular ama illa ki hizaya getiriyorum ben olan
biteni.
Haylaz ruhum ve eşlik eden kalemin
defansı ile kendime geliyorum ansızın en çok da kendimden kaçtığım kadar
kendime yakın kılındığım.
Bir maruzatım yok nicesi var.
Bir diyez belki de hayat ve de gamlı
notalar.
Teneffüs ettiğim hava ve içime
çektiğim.
Refüze edildiğim bir ömür ve işte
acıların takvası.
Hürriyetim kendimi bildim bileli
kısıtlanmışken asla da arz edemediğim duygularım ve düşüncelerin külünde
beynime gaz veriyorum ve kullanmadığım o atıl kısmı da devreye sokuyorum gerçi
devrelerim de sık sık atmıyor değil ama…
Delik heybemden dökülen binlerce
zerre diğer yandan neler ekliyorum o heybeye.
Muntazam olmalı hayatım ve asla
müdafaa etmemeliyim kendimi çünkü ne yanlışım var ne de dokunulmazlığım ve işte
sür manşet duyumsadıklarım bir bir konuyor sayfaya ve ben atıl beynimle
sapıyorum bazen tali yollara ama asla hedefimden de sapmazken.
Mademki imha edemiyorum yüreğimi ben
de mayın tarlasında yürüyüp adeta ihya ediyorum yüreği ve iklimlerden sekiyorum
içimde saklı yalnızlığa ve kimsesizliğimi sonlandırandan istirham ediyorum
neyse yüreğimden ve dilimden düşmeyen ve göz pınarlarım sel olup akıyor yastığa
bir o kadar sayfalar buruşuyor ve ben acıları da mutluluğu da kat izinde
yaşıyorum saf yüreğimin ve masum kalmanın da olası olduğunu biliyorum artık ve
duyumsadıklarıma ekliyorum bir bir düşlerimin saçağını.
Sağanağa ne zaman yakalansam kalemi
alıyorum elime aslında elimden değil sadece yüreğimden de tutmuşken kalem ve
afaki mutluluklar değil arayışıma cevap olan ve ben dua ettikçe ve yazdıkça
yakalıyorum mutluluğu her ne kadar dünya bir yangın yeri olmuş olursa olsun
sıçrayan kıvılcımlardan binlerce cümle ve şiirler yığıyorum yüreğimdeki o
sönmeyen ateşe tıpkı gözümün de feri ışıl ışılken hali hazırda ispatlıyorum da
dünyada cenneti yaşamanın ve yaşatmanın ne olduğunu şekil A’da gördüğünüz üzere
üstelik bunlar sadece ufak bir kesit duygu çeşmemden akan her duyguya ve
yaşadığım hayata da şükrettiğim her ne kadar hayatla olan mücadelemin de son
hızla devam ettiğini yadsıyamazken…