Düşlerimi teslim aldım talimatı gereği kalbimin bir buğraydı adeta ıslıklayan yalnızlığımı.

 

 

Geçit vermedi yollar.

İç bükey aynada saklı ruhu maneviyatın.

İbaresi sevgimin sancılı bir imtiyazdır benimki.

Ve kalburüstü hayallerim.

 

Manivelası sözcüğün

Kabristanda volta atan yüreğin sözcüsü

Kalemsiz olamadığım kadar kelamı yitiktir insanların

Bir selamın dahi hoş karşılanmadığı

Titreyen sesi güneşin

Güneş dahi efkârlı

Üstüne yapışmış olsa bile ne ki balçığı

Kim saklı tutar üstünde?

Aşkın hatmettiği bir gülücük peşinen

Kabullendiğim

Tansiyonu düşmeyen bir mevsim belki de

Aşkın sobelediği.

 

Kibardır ruhum

Kinayeli dolduruşa getiren kimse aydınlığı

Karanlık sökün eden ansızın

Feri sönmedi mademki yüreğin ve saklı tutulası kıblemin

 

Hatırşinas imleç suskun

İhya edilesi ruhun

Arka sokaklarında seken kör kurşun

Manivelası sevgin

Manen yakın durduğum Rabbimin giderdiği

Kimsesizliğimle kapak olduğum zalime

Mevsimsiz bir aşk ne ki?

Meali mademki yaşamanın sevgi…

 

Susma hakkımı kullandım bir ömür

Kabullendiğim kadar

Kader ve keder

Nasıl ki güftesi ruhumun

Koyu gözlerinde gecenin

Tutuşan yüreğin tek kıvılcımı dahi yetmedi mi?

Tutulmuş nutkumun bülbüle döndüğü

Şakıdığım kadar büründüğüm aşk

Şarlayan iblise inat

Seven hep bendim sebepli sebepsiz

İnancın sükûneti

Surlara serilmiş adeta sırların asaleti

Semiren gök kubbe

İlahi Işığın sönmediği devasa bir rahle

 

Bekası sözcüklerin

Bakaya kalan bir şiir misali

Şafak saydığım ömrün hulasası

Savaştığım her cephe

Hükmeden Rabbime duyduğum büyük aşk ile

İmha ettim edeli kederi ve kini

Layığıyla yaşamanın meali illa ki olmalı

Sevgiye düşkün huzmeler

 

Meşalesi sönmeyen umut ve nazenin güfteler

Hakk’ın yolunda yürürken ve yaşarken hasbelkader

Sevecen iklimde kaybolduğum kadar

Bulmaksa kendimi zarif bir esintinin ertesi

Açmaya doymayan bir çiçek bahçesi

Zarif bir tebessüm ile yüklü

Atlas yorganı yüreğin idame ettiği kadar ömrü

Sancağımı zirvede dikili…