
Kuş gi̇bi̇ göçüp gi̇tti̇n
Bir yanılgıyı ihbar etmenin vaktidir,
hafız ve düşlerimin çengele takılı olduğunu fark etmenin de.
Bir düş isem eğer ama düşmemeli iken
yoksa avuçlarımdaki yarığı ve diz(e)lerimin kanını kim durdurur?
Sessizliğe büründüğüm ömrün bu
demlerinde kim tutar ellerinden şiirimin ve şiirlerle diktiğim bunca kesiğin ve
desenin izini kim sürer?
Bağrım açık değil ama ağrıma gidiyor
alayları gülüşleri mevsimin hep ellerim de yüreğim de ve alnım asla kirli değil
ama zaman zaman ağıtlar yakıyorum ve küllerimden doğuyorum elbet kül izleri her
yerimde ve ben sadık bir kul olmanın bilinci ile sırt üstü yatmıyorum ve
uyanıkken bile eşlik eden düşlere yanıt veriyorum.
Keyfimden de yazmıyor ve yaşamıyorum
ama yazdığım her cümle ve sevdiğim her insan bana inanılmaz keyif veriyor,
hafız.
Buluştuk yine seninle, gecenin sefil
teninde ama bir eksiğimiz var, hafız: daha bir gün bile geçmedi üzerinden çok
sevdiğim yaşlı komşumu toprağa vereli hem de ailesinden kalan son bireydi o.
Hayatın g/izini sürüyorum hafız ve
hatalarımdan ders alıp sözüm ona büyüyorum ama hala küçücüğüm, hafız: ben nasıl
büyürüm ve nasıl büyütürüm kendimi?
Allah yukarıda ve hem büyükten büyük
Mevla’m.
Kadir de bildim kıymette.
Kala kaldığım bir başıma esefle
sürüklendiğim rüzgâra da tek veryansın etmeden elbet yine bana eşlik eden
sadece O ve mezar ıssızlığında bir gecenin koynunda rahmet okuyorum ölülerime.
Canım amcam, canım büyüğüm, sen de
gittin ya ve şimdi kimse kalmadı eskilerden ama eskimeyecek bir aşkla ve
güzellikle ve hoşlukla ben neler öğrendim sizlerden.
An itibari ile sen dinle, hafız bense
rahmetli ile son kez konuşayım.
Titrek elleri, bacakları ve elinde
Pazar arabası…
Dün gibi gün gibi aslında hiç ölmemiş
gibi.
Maviden ince montu ve kasketi ve işte
bir yitim daha yaşadım sensiz.
Toplam dört kardeş idiniz ve en son
ablandı giden canım amcam ve ben şimdi adını telaffuz etsem biliyorum ki etik
olmayacak ama tüm kuşlar duyuyor sesini ve biliyorum ki kulağına
fısıldayacaklar sana duyduğum özlemi.
Onların elinde büyüdük: ben ve
kardeşim hem de gayri Müslim bir aile ama bizim geleneklerimize, dinimize nasıl
da saygılı.
Onların Paskalyası bizim ise milli ve
dini bayramlarımız asla ayrımız gayrımız yoktu hem olamazdı da ve ben işte
sevgiyi onlardan öğrendim ailemden sonra. Okul dönüşü koşa koşa gittiğim eşsiz
güzellikte bir aile.
Öğütleri, övünçleri ve nice öğreti
çünkü biz bizler insanlığımızı ve komşuluğumuzu paylaştık ve yaşadık ve ben
herkesi onlar gibi bildim, senin gibi bildim güzel yürekli amcam.
Bir gün bile aklımdan geçmedi aynı
dinden olmadığımız çünkü biz birbirimize ve inançlarımıza saygılı ve sadıktık.
Rengim siyah bu gün. A, siyah, dedim
de: ne zaman cenazeleri olsa hep siyah giyinirlerdi çünkü bu, onların inancı ve
geleneği idi.
Sözcüklerimde kasvet var ama
dağılmalı bu kasvet nihayetinde dört kardeş de cennette buluştu buluşacak da
elbet Allah’ın izniyle ama onların cehenneme gitme ihtimali yok çünkü kötülük
bilmeyen, gıybet yapmayan o denli güzel yüreklerdi ki.
Günlerdir hasta olduğunu biliyordum,
amcam ama atlatırsın diye ümit ettim ama yorgun ve yaşlı bedenin kaldıramadı
işte hayatın ve zulmün yükünü.
Sessizdin ve güler yüzlü.
Çok da sevgi dolu bir kalbin vardı
hem de ezelden ve sevdiceğine kavuşamadığın için de hayatın uzun bir diliminde
sessizce yaşar ve acı çekerken.
Kuşların da göçtü, amcam. Ne de olsa
dillere destandı kuş sevgin ve evinde odanda beslediğin ne çok kuş.
Annem dedi de bu gün:
‘’Kuş gibi gitti canım komşumuz.’’
Kuşlar özgürdür ama sen özgür
değildin belki de bu yüzden seni daha da çok sevdim.
Keşke elimden bir şey gelseydi ki ne
zaman geldi ki?
Sevmekten ve dua etmekten başka
yapabileceğim hiçbir şey de yok şu ahir zamanda.
Kaç gündür hava nasıl da soğuk hem
kar da kapıyı az çok almışken ve ben bu gece çok üşüyorum ve senin nasıl
üşüdüğünü düşünmek bile soğuğu ve acıyı daha fazla hissetmeme sebep oluyor.
Kuşlar hep üşümez mi hem üstelik
camın içinde çırpınan minicik kuşlar bize bakıp bizler de onları besledikçe
mutlu olmaz mı?
Ablan öleli az zaman oldu biliyorum
ama sen daha bir çöktün ve mecalsiz bedeninle tüm apartmana dağıttığın helva.
Şimdi kim yapacak senin helvanı çünkü
sizden geriye kimse kalmadı.
Kuşum benim, güzel yürekli komşum,
manevi amcam.
Sen de göçtün ya: daha ne diyeyim?
Hem ben herkesi her komşumu hatta her
insanı hep sizler gibi bilip de içimi sırrımı açmışken başıma gelmeyen kalmamış
olsa da asla vazgeçmedim inanmaktan insanlara ve vazgeçmeyeceğim de.
Acı olan ne, biliyor musun?
Cenaze çıkmış bir ev geride kalmış
duvarlar bile ağlar ve ağıt yakarken, sağdan soldan gelen sonuna kadar açılmış
o müziğin sesi beni ve de seni daha da çok üşütürken aklım da almıyor
insanların nasıl bu kadar zalim ve duyarsız olduğunu.
Kanatların üşümesin en azından ve
gittiğin yerde kime rastlarsan benden selam söyle.
Aynı dinden olmamız önemsiz ve ben
bildiğim tüm duaları sana okuyacağım ve seni ve o güzel aileni rahmetle
anacağım.
Kuşlar özgürdür, değil mi?
Umarım bu dünyada çektiğin tüm
sıkıntılar geride kalır ve tüm sevdiklerinle kuş misali uçarsın cennette ve ne
zaman bir kuşa rast gelsem bil ki seni hatırlayacağım tıpkı annemin dediği
gibi:
‘’Kuş gibi gittin göçtün hem de
zamansız.’’
İyi de ben şimdi kimleri seveceğim
senin ve rahmetli ablaların gibi?
Elbet sizi hep sevip de saklayacağım
yüreğimde ve dualarımda.
İnsan gibi insandınız ve nasıl asil
yürekli.
Mekânın cennet olsun, kuşum.
Çok çok teşekkür ederim
Yürekleriniz dert görmesin