Telkin et düşlerine ve tesir et içimdeki bitimsiz acıya:

Şükrettiğim kadar sehven ölüyüm de

Oysaki

Ölümsüzlüğe nazire eden bir kuştum ben

Kuytularda uçan

Sözcüklerin nazarında minicik gagam ve kanatlarım

Kayrasında yalnızlığın

Kalben zengin ve huzurlu.

 

Sonra miadı doldu gülüşlerimin

Miraca çıktı kırık kalbim

Afişe edilen merdiven altı sevgilere

Asla ve asla itibar etmeden

Kondum en tepeye

Sevgiden öte yol yoktu benim için

İçinde yaşadığım kuş cenneti

Afakanlar basıp da içimdeki huzur öldüğünde

Geç kaldığıma nasıl da emindim

Geçinden versin diyenlere idi sitemim

 

Gel-geç aşklara meyleden

Huysuz ve sanrılı eşkıyalar

İnsan olmanın ikliminde kopardılar

Önce kanatlarımı

Kanattılar gözlerimi

Kardığım iklimlerde saklı

Beyhude ve gezgin yüreğimle

Taş kalmadı taş üstünde

Nihayetinde kendimi dibinde bulduğum kuyunun

Kör karanlığına hapsoldum

Uyudum sandım oysaki ölmüştüm

Tam da ölümsüzlüğü içime çekip de kavuştuğumda Rabbime

 

Gerisi geldi lakin

Gerisin geri gitmedi kanatlarım

Kanadığım kadar kanmıştım ben ölüme

Ve huzurun çatısı

Akan yaşlarıma biat

Bitimsiz yasıma inat

Mutluluktu şimdi kanatlarımın çırptığı

Mecazi bir iklimde baş veren bir heceden çıktığım yola

Aşkın latif rüzgârı ile dans ettiğim coşkuyla

İnsanlardan da insandım

İman gücümde saklı bilinmezi ve sevgiyi adamıştım bir kere

 

Sonsuzluğun uçuşan peçesinde

Yeniden doğduğumun da müjdecisini verdi rüzgâr

Kalantor gölgelerden firar ettim edeli

Fedaisi olduğum sevginin de dikiz aynasında

Savrulduğum kadar bir ömür

Savunmamı sundum en üst Makama:

Avunduğum kadar ayyuka çıkan benliğim

Kuytuda unutulmuş bir gülücüktü artık sahiplendiğim

Elbet kimsesizliğimi de sonlandıran kâinat

Kanaat ettiğim kadar hayata

Katıksız özgür ve sevdalıydım ben sadece Rabbime

Küçücük cüssemde büyüyen bir inanç ve özgürlük

Sevginin kayrasında sonsuzluğu kucaklayan kırık kanatlarımla…