Card image cap
Kiş güneşi̇ ve şubat'in kisa vadesi̇

 

 

Töhmet altında düşler

Düşmek bilmeyen yakasından şehrin

İzafi bir kalabalık

Yalnızlıkla eş değer solan çiçekler

Metruk aşkların da künyesinde saklı hasret

Göğe konan bir kuş gibi

Düş gibi giyindiğim esvap

İçine düştüğüm aşk gibi

Yolunda gitmeyen hayat.

 

Sözcüklerden ördüğüm bir yelek belki de

Gizemin izini sürdüğüm

Aşkın neferinde saklı ışık gibi

Varlık da yokluk da mümkün

Yüreğe serili bir kilimde saklı mevsim gibi

Mevsimsiz bir aşka yürek açan

Kayıtsızlıkta gizli aslında

Nasıl da devasa gürültü ve ses

Naif bir kimlik ve sabra delalet.

 

Kışın yüzü saklı iken Şubat denen

Girizgâhta ve hüzünde saklı elbet mevcudiyet

İlahi Aşkın yolunda gidip de

Dönenlerden değilim hem

Çıktığım bu yolculuk

Ruhun hüzne bandığı

Tutulan nutkun da surelere düşkünlüğü

O İlahi Işık ki

Karanlığı delen aşk gibi ve matemde

Dökülen yapraklarımdan

İnşa ettiğim cennetin de arka bahçesi.

 

Sığındığım,

Sınandığım

Asla sinmediğim bir töhmet ki

Sözcüklerin efsunlu yolculuğunda

Hayatı ve sevgiyi muteber kılan

Bir varlıktan öte

Sonsuzluğu besteleyen nuru evrenin

Dolunayda saklı muradım

Bir yıldız iken kaymaya müsait

Zemherilerde ölen çiçeklere hasret

Bir ölümlü ki

Ölümsüzlüğü şiar edinen

Her yakut dizede

Ömür boyu sevmelerin de meali hani.

 

Kimliksiz kalmak da değil

Kimliğimle çıktığı şu yokuş

Düşe kalka yaşamakla eş değer

Aşkın gizinde sürüklenen bir yorgun nam

Bir de sürgün yemiş ömrün

Sefasını sürmemek mi?

Ne gam ne gam

İvedilikle uçmalı gitmeli de bu dünyadan

Göçtüğüm hangi pervasız ruh ki

Bıkmaz mı nazımdan bitimsiz efkârımdan

Sözcüklere bil mukabil bir tebessüm ısmarladığım

Şerh düştüğüm belki de duvağı karanlığın.

 

İçimde saklı beyaz bir cennet

Makberi ya da mabedi demeye delalet

Ruhumla gezindiğim şu taşlı yol

Rüzgârın çapkın imlecinde saklıdır na’şım

Yana yakıla yaşamak ne ki

Hayatın mealidir mademki sevmek…

 

Sessizce yaşarken

Bir uçurum ki savrulduğum

O düş pervazında uçuşan kanatlarıma

Dolan ay ışığı

Dolanan ayaklarıma

Sezilerimde yükselen ses gibi

Şiar edindiğim bir reçete elbet

Aşkın ulvi gizemi.

 

Bir düş’ün iniltisi idi adeta sessizlik

Tümlecin sonsuzluğa hizmeti

Şiarı ömrün bir şiire delalet

Sessizce konuşlu mevsimde

Ne kış güneşi

Ne Şubat’ın kısa vadesi

Elbet taziyelerimizi sunup Ocak’ın dününe

Her hatıra iken buz tutan.