Meali kundaklanmış aşkın ve sırra kadem b/asmış aşk.

Gergin bir ipte kayan hüzün ve muadili

Köpüren denizin afrası tafrası

Sobelendiğim hazan bahçesi

Kuytularda unutulmuş aşk

Şadırvanı yüreğin ve mevsim geçişleri

 

Ah, bayım, siz değil miydiniz komplimanlar yağdıran?

Ne binlerce yeis idi gördüğüm ne de feleğin çemberinden

Geçmişliğim.

Kodamandı yüreğim

Kolluk kuvveti idim ben âşık şehrin

Hülyalı gözlerim ne ki?

Endamlı bir hüzünde kaykıldığım

Kanamalı imleri ne ki?

Aşkın hatırına kundaklandığım.

 

Ne bir heves ne de tek nefeste saklı aşk

Şiarı ömrün serili dünüm ve şafak saydığım

Gerisin geri kaçtığım şehrin minyatür resmi

Şakıyan sözcükler

Semazen etekleri yalnızlığın

Depreşen hüzün ve müdavimi

Evet, bendim gece bekçisi aşkın

Günde kaybolan zimmetli bir eşya gibi

Ümmeti olmalıydı güzellikler aşkın

 

Hırpani gülüşler soldu solmasına

Solumdan sağıma aktardığım gamlı notalar

Solumsa saklı sol anahtarı

Elbet açacaktı aşkın kilitli kapısını.

Ve gam yüklendi yürek

Bir amblem değildi omzuma konan

Hiç görmediğim kadar ömrümde kanatlarında aşk yazan

Kelebek.

 

Kelebek ömürlü bildiniz siz bu sevdayı

Ve nice şiir gizem dolu

Evhamlıydı bakışlarınız

Solan gamzelerime konan bulut gibi

Soluktu benziniz

Tüten dumanı çayın

Soğumuştu da siz içene değin

Buz kütlesiydi yüreğiniz

Soğutan bu aşkı solduran bu şehri

 

Bir kodese tıkılı sözcükler

Şadırvanı yüreğin beis yüklü çekinceler

Hazan ve de rüzgâr

Hüzün aralıksız peşime takılan

Manen aldığım darbe

Delikti ceplerim firar eden binlerce bilye

Tıpkı çocukluğumda olduğu gibi sobelendiğim

Oysaki ben saklanmayı iyi becermiştim

 

Sindiniz.

Sirenler de sustu.

Sinmede saklı bir yıldız nasıl ki pervasız

Simamda yorgun gülüşler çekince yüklü

Yüküm ağırdı bayım bayağı ağır

Yükümlülük bilmediğim ne ise

İfa ettiğim sevgiyle

Ve ifşa ettiniz edeli kayıp aşkı

Mısraların dizginlerine kondu bakışlarınız

Boş ve de hoş

Kalibresi suskun bir minvalde geciken bir tren gibi

Ne de olsa siz:

Lokomotifiydiniz bu aşkın

 

Rüzgârın da garında saklı bir yolcu gibi

Gidip geldiğim bir ileri iki geri

Şahlanan ruhumdan arda kalansa binlerce kelime

Hayta bir rüzgârın beni sürüklediği kabrime

Ve işte siz sırra kadem bastınız

Yorgun ruhunuz

Çalıntı gülüşleriniz

Efkârın tozuna bulaşmış elleriniz

Elbet benim alnım açıktı

Açamadığım kadar içimi

Aşikar kayıp yolcusuydunuz bu hikayenin…