
Kalemi̇n i̇haneti̇
Aşkın bir teselli olduğu gerçeği ve
düş giriftlerinde pekişen bir haletiruhiye en çok da aşka özlemi şairin ve dip
köşe temizlediği ruhunda ne çok kalıntı ve izafi düşlerin hiyerarşisi şimdi bir
sarkıt ya da dikit olma özlemiyle içindeki sevgi akıtıp da kendine yarattığı o
deniz elbet lenduha düşlerin de tırtıkladığı bir teselli mevzubahis, şakıyan
bülbülün de kanatlarına batarken dikeni gülün.
Ulvi bir rabıta.
Aşkın karizması belki de bir g/öç izi
ve işte savsakladığım kadar ömrü kilit de vuruyorum yüreğime ve kalemime hele
ki sandukamda saklı sözcükleri epey de derine gömmüşken son zamanlarda.
Bir titrim var ya da yok.
Ya da tınısı özlemimin ve sessizce
ettiğim dualarım…
Mutluluğa ket vuran ne ki ve neyin
nesidir bu vazgeçiş ve gözden düşüş ve işte inkılabı hâletiruhiyemin üstelik
koyuverdiğim heyecana da yenik düşmeyeceğim artık.
Tırnaklarımla yazdığım yüzlerce şiir
ve imgeler Salı pazarında çoktan rafa kalkmışken neden çöküverdi göğün tentesi
yoksa çok mu ağır geldi kalbim ve işte şurası toplandı ömrün ve zafiyet
içerisinde hayaller ve umut teknem ha battı ha batacak.
Söylemlerin nazarında nakşeden devasa
bir sessizlik ve sanki bir şölen geceyi kayıt almaktan vazgeçtiğim bir o kadar
yazamadığım için hicap yüklendiğim en çok azabın karesi, yalnızlığın karekökü
ve işte tüm duyguları yuvarladım yokuş aşağı sonra da tefe koydum son günlerini
ömrümün ve hala afaki bir uzantıya denk düşmek istiyorum ve gerdikçe geriyorum
ipi…
Aşkın tahtı.
Acının tarhı.
Özlemin alfabesi.
Sıdkı sıyrılmış kalemin en çok da
kendime yüklendiğim ve her nasılsa bir emir kipine denk düştüğüm elbet kalemim
de emir erim: komutasında binlerce sözcüğün ve duygunun hala düzene koyamadım
da hayatı ve feri söndü sönecek içimdeki yazma aşkının ve ben hala
sonlandıramadım niyazlarımı ve karantina günlerinden sonra benden arda kalan.
Bir yük isem.
Bir yüklem ya da.
Yükümlülük dediğin ne ola ki ve işte
saf tuttuğum saçmaları hayatın ve biteviye saplanan bedenime.
İrkildiğim yalan.
Kızgınlığımı çoktan sürgüledim ve kul
köle olmaksa kalemin de ihaneti ile çuvalladı işte hayallerim ve yalnızlığıma
minnet duydum belki de bir ömür minnet etmediğim kimse şimdi yasını tutuyorum
yitirdiklerimin elbet sıra bana gelmişken.
Bir ahenksizlik ki aheste aheste
yaşıyorum.
Lafügüzaf, demenin de meali iken
günler sonra kalemi elime alıp da kaderimin haritasında işaretlediğim dağ tepe
ve nice plato elbet izafi bir çökkünlük de değil belki de dağılan hayatımın da
haletiruhiyesine şerh düştüğüm ve parçalanmış bir hayatın neresinde asılıysam
gökyüzüne bakmayı da sonlandırdım son zamanlarda.
Makûs talihim bana küsen.
Talihime kırgınım belki de: lakin her
şerde bir hayra denk düşüyorum madem yol çalışmalarından dolayı da kapadım
kalbimi sonsuza dek.
Nice dehliz kalbin pompası.
Nice uçurum alyuvarların akyuvarlarla
restleşip içine düştüğü.
Tüm organlarım yer değiştirdi ve ben
hala kıblemi saklı tutmaya çalışırken ömrün radarı da tüm frekansları
sıfırladı.
Bir kanaviçe kadar özenli.
Aşk kadar özenti bir resim mi yoksa
boyayıp da nihayetinde çamurun dibine batırdığım ve ayak sesleri nasıl da yakın
imkânsızlığın ve işte kendimi gözetlediğim o kale kapısı az sonra fethedeceğim
kaleyi sonra da ucunu kıracağım kalemin belki de yaşamanın meali iken bunca
duygu ruhum duymayacak ve duyurmayacak da kimseye ne zamanki nokta koyacaksam
hayallerime…
Tüm organlarım yer değiştirdi ve ben hala kıblemi saklı tutmaya çalışırken ömrün radarı da tüm frekansları sıfırladı.
Yüreğine sağlık arkadaşım sevgilerimle...
yüreğine selam olsun arkadaşım
çok sağ ol
sonsuz sevgimle