Düşler tekbir getiriyor, azizim ve gözlerim açıkken firar ediyor görüntüler bir bir zihnimden ve pelte olmuş duygulardan sayısız film karesi armağan ediyor bana evren.

Delice mutluydum dün gece ve gözüm kapalı gördüğüm rüyaların keyfini sürdüm uyurken ta ki…

Pembe bir buse kondu yastığıma bir baktım ki günler evvel ölmüş olması gereken kelebek başucumda ve gözlerimi ovuşturdum ve yedim balyozu kafamın tepesine.

Kafaya alan insanlar var zihnimin pelte kıvrımlarında bense yüreğimi ve ruhumu her gün ütüleyip asıyorum başucuma ve delice gülüyor duvarın içindeki hayaletler ve yüreğim pır pır ediyor benim de ölmüş olmam gerekirken defalarca…

Azat edilesi bir nutuk saklı içimde.

Peyderpey döküyorum sözcüklere ve miskince yaşamanın keyfini sürmek yerine kalemimle dolduruyorum tüm boşlukları:

Zayıf aldığım ders asla olmadı desem yalandır ama abartısız üç ya da dört defa düşük not aldım öğrenciliğim boyunca bu yüzden öğrencilerime asla kıyamadım öğretmenlik yaptığım yıllarda ve hep kanaat notundan geçirdim her birini.

Okuduğum sınav kâğıtları.

Bir de girdiğim abartısız yüzlerce sınav öyle ki; yanlış yapmanın dahi mutluluk olduğu üstelik doğrularım gitmiş olsa bile değer gördüğümü bilmek hatta ve hatta en sevmediğim öğretmenlerimin bile hedef tahtasında geçen zamanlarım en azından öğrenciliğim ve öğretmenliğim boyunca hep karşılık buldu duygularım ve illa ki dile geldi. Ya, şimdi?

Bir selamın bile muhatabının olmadığı.

Ve yazarak büyüyen iç dünyam ve sunduğum resitaller kısaca sözcüklerin dipçiği değil geri dönümü bana hep de iyi gelen.

Ya, ben iyi miyim?

İyi de hangi anlamda?

İyiyim, şükür.

Çok da iyi bir insanımdır.

Elbet omzumda aralıksız kayıt alan meleklerden almak lazım cevabı en azından insan olmanın sorumluluklarını yerine getirdiğim ve karşılığında…

Karşılık bulmak ya da tepkilerin ölçümünde bir şeylerin ters gittiğinden şüphemin dahi olmadığı ve bingo!

İki ya da üç sene evveline kadar nasıl da emindim verilen tepkilerin ve onayların bire bir gerçek olduğunu zaten aksini düşünmek aklıma dahi gelmezken ve peşinen sevildiğime emin olduğum.

Sorgulamak da değil benimki bilakis yüzde yüz safiyet geliştirdiğim ve söylenen her söze verilen her tepkiye yüzde yüz inandığım.

Sevmek iyi gelen bana.

Sevildiğime ise nasıl da eminken bir ömür.

Devamı yok çünkü artık yüzlerdeki maskelerden anlıyorum neyin ne olduğunu ve işte top bende!

Mademki…

Devamı olmalı mı sizce?

Bir açıölçerim yok ama bir acı ölçerim var sonunda.

Büyüttüğüm kadar gözümde insanları nicesi sapır sapır dökülüyor gözlerimden ve ben hep aynı şarkıyı dinlemekten çok sıkıldım.

Benim de çaldığım şarkının sıkıcı olmadığı ne malum hem?

Vallahi onu bunu bilmem ama kendimle iyi vakit geçiririm:

Hayata şeşi beş bakarken illa ki kendimi merkeze oturttuğum ve olan bitenden illa ki kendimi sorumlu ve sorunlu tuttuğum.

Top atılsa duymaz ya birileri…

Toptan diskalifiye edilmişken bunca duygu ve hayal nasıl ifa edeceğim ben peki gelecekte neyin beni beklediğini?

İnancın seyrüseferinde…

Meddücezri olduğum duyguların.

Ve randıman almak adına hayattan elbet yazdığım hep topu şu son on sene zarfında gün boyu ruhumu tıklım tıklım doldurduğum gece de oldu mu küllüğü boşaltırcasına tüm duyguları tek tek ayıkladığım ve ayrık otu olduğuma kanaat getirdiğim zamanların nihayetinde kendimle olan ilişkimde bir yol tutturduğum…

Dün gecede hissettiğim o mutluluk furyası.

Güne varıp da vakıf olduklarım ve gerisin geri kaçan mutlu ve hayal dolu duygularım ve hoş geldin Gülüm gerçek dünyaya.

En azından benim de gerçek olduğum kadar rafa kaldırdığım mutluluğun rövanşı iken geçen sıkıcı bir günün ardından tahliye etmek adına içimde ne var ne yoksa…